Derin düşüncelere dalmıştı, Mehmet. Her şeyi mutlu olmak için yapmıştı oysa ki. Ama kendini o kadar da mutlu hissetmiyordu. Sorun nerede diye derin derin düşündü.
Eşi Vildan ile birlikte, yıllarca hayalini kurmuşlardı bu evin. Kendilerinin olan, çocuklarıyla birlikte yaşayacakları, bir ev hayal etmişlerdi. Rahatça tadilat yapabilecekleri bir ev. Ev sahibiyle can sıkıcı konuşmalar yapmayacakları bir ev.
Biriktirdikleri paranın tamamını vermişler, bir de bankadan kredi çekmişlerdi. Her ay, ikisinin maaşlarından senelere yayılarak ödenecekti. Nasıl olsa ikisi de çalışıyordu. Kira ödemek yerine böyle bir yöntem akıllarına çok yatmıştı. Kira öder gibi kredi ödemek. Hem de o çok istedikleri, hayalini kurdukları ev için. “Zaten işimiz var taksitleri bir şekilde öderiz.” diye düşünmüşlerdi. Sonunda istedikleri oldu ve o evi aldılar. Çok uğraşmışlardı bu evi almak için. İlk günlerde, eve yerleşmenin heyecanıyla çok zorluk hissetmediler. Ama sonraları yavaş yavaş sıkıntılar gün yüzüne çıkmaya başladı.
Aylar geçtikçe, masraflara yetişmekte zorlanmaya başladılar. Kredi taksitini ödedikten sonra ellerine çok az para kalıyordu. Çocuklar büyüdükçe de masrafları artmaya başlamıştı. Mehmet, bu sene şirketten beklediği terfiyi de alamadı. Dolayısıyla maaşının artmaması da canını daha çok sıkmaya başlamıştı. Çocukların okul masrafı, mutfak masrafı derken ay sonu geliveriyordu. Birde üstüne kredinin taksiti eklenince, elde bir şey kalmıyordu.
İkisi de işte problemler yaşasalar da bu duruma katlanmak durumundaydılar. Öyle ya kredi taksitini ödeyemezlerse, evlerini kaybedebilirlerdi. Birbirleriyle evde, para konusuyla ilgili tartışmalar yaşamaya başladılar. Artık eskisi gibi özgür değillerdi. Tatillere gidip keyifli vakit de geçiremiyorlardı. Ev sahibi olmuşlardı ama diğer birçok şeyden vazgeçmek zorunda kalmışlardı.
Mehmet, paraya sıkıştıklarında kredi kartından avans para çekmeye başlamıştı. Krediyi başka krediyle ödüyordu artık. Yıllar geçtikçe bu durum dayanılmaz bir hale geldi. Evdeki tartışmalar daha da artmaya başladı. Her gün işten yorgun ve gergin geliyorlardı. Artık çocukların önünde birbirleriyle şiddetli kavgalar etmeye başlamışlardı. Konu ne olursa olsun, bir kıvılcım hemen kavgaya dönüşüyordu. İster konu çocuklar olsun, ister para olsun, durum değişmiyordu. Artık tahammül edilebilir boyutta olmaktan çıkmıştı. Mutlu olmak için başladıkları bu yolculukta, neden işler sarpa sarmıştı? Ne olmuştu da bu duruma düşmüşlerdi? Neden mutlu olamıyorlardı?
İnsan hayatta neden mutlu olamaz?
İnsanoğlu çok acelecidir. Hak etmediği bir şeyi önceden tüketmeyi çok sever. Elde etmek istediği şeye, hemen sahip olmak ister. Bunun için gerekli olan bedeli ise ödemekten kaçınır. Gelecekte başına gelecekleri düşünmeden hareket eder.
Kredi çekerek elde ettiği şeyle mutlu olacağını zanneder. Ama gerçekten kendisinin olmayan bir şey onda fazla kalmaz. Kalsa dahi, onun hayrını göremez. Eninde sonunda, alınan krediyi fazlasıyla geri ödemek zorunda kalır. Mehmet gibi bu krediyi ödemeyle ilgili stresi mutlaka yaşar. İnsan gelecekte kazanacaklarına güvenerek, bir taahhütte bulunmamalıdır. Önce kazanıp sonra harcarsa, elde ettiği şeylerin hayrını görür. Kazandıklarının bereketi olur.
Gerçek olan aslında basit ve anlaşılabilirdir
Hayatımıza giren her sahte, anlık olarak fayda sağlıyormuş gibi gözükür. Ama toplamda bize hep zarar verir. İnsanoğlu problemlerine sahte çözümler bulduğunda, gerçek çözümden uzaklaşır. Yaşamı karmaşık hale getirdikçe, basit olan çözümden uzaklaşmaya başlar. Oysa ki, gerçek olan çok basittir. Sahte çözümün, uzun vadede başka problemler getireceğini düşünemeyiz. Mehmet’in kazandığıyla değil de krediyle, hayalini kurduğu evi alması gibi. Oysa her sahte çözümle durum daha karmaşık hale gelir.
İnsan bazen düşünemiyor gerçekten, hak etmediğin bir parayla sahip olduğun şey hayatın tadını çıkarmana engel olabiliyor. Borcu ödeyeceğim diye, çok şeyden vazgeçmen gerekebiliyor. Güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık…
YanıtlaSilHer hak etmeden aldığımız şey bize yük oluyor. Bu ev de olsa övgü de olsa. Önce hak edecek seviyeye gelmemiz ve sonra bize verilirse eğer almamız lazım. Hayattan alacaklı gitmek diye bir şey yok, insanoğlu alacakları konusunda rahat olmalı. Teşekkürler.
YanıtlaSilGerçek problem sadedir...
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş :))
YanıtlaSilYani üretmeyene tüketme hakkını vermiyor hayat.. Nedense de yaşayarak öğrenmeyi seçiyoruz genelde..
YanıtlaSilBunu okuyunca aklıma geldi günümüzde insanlar aynı yukardaki hikaye gibi bir tatile gidiyorlar 12 ay taksit ödüyolar 10 gün tatil için 11 ay acı çekiyorlar
YanıtlaSilİnsanın hak ettiğinden fazlası ile hareket etmesi ona külfetten ve huzursuzluktan başka bir şey getirmiyor. İnsan kaybettiğinde yerine koyamayacağı şeyleri edinmemeli
YanıtlaSilEmeğinize sağlık faydalı bir yazı kaleme alınmış.
YanıtlaSilİsteklerimiz o kadar çoğaldı ki, aman çocuklar özel okulda okusun, aman evimiz daha büyük olsun, illa ki haftasonları dışarda yiyelim, yazın tatile gitmeycekmiyiz? diye diye. Daldık kredilere, kredi kartlarına. Sonrada mutlu olamıyoruz tabii ki. Güzel bir yazı emeğinize sağlık.
YanıtlaSilNe zaman kestirmeden gitmeye kalksam daha fazlasını ödemek zorunda kaldım. O anda karlı gelen hesaplarım toplamda çok canımı yaktı. Benzer şeyler yaşayanlarıda gördüm, ne kadar garip…
YanıtlaSilEtkileyici
YanıtlaSilGünümüzde ailelerin düştüğü tuzaklarla ilgili güzel bir yazı olmuş teşekkürler..
YanıtlaSilBir çok ailenin özeti. Reklamlarda kahraman gibi gözükür bu bankalar ama tuzağına düştün mü de seni sömürür durur.
YanıtlaSilİnsan bazen kendini mutlu edecek zannettiği hamleler yapar. Oysa amacı O yaptığı hamle ile sadece mutlu olmaktır..
YanıtlaSilFakat insanın bir konuda isteği çok fazla arttık ça; karar verirken mantıklı karar veremez. Kendisine direkt zarar veren şeyi seçer...
Çok güzel özetlemiş bu çağın insanlarını. İnsanın hep mutlu olmak için yaptığı şeyler kendini mutsuz ediyor farkında değil.
YanıtlaSilÇok fazla istekleri olunca, o isteğine ulaşmak için,gücünün üstünde yükler yüklenebiliyor sonra da taşıyamıyor..
Gercekten ne oldugunu bilmedigimiz icin, gercekten nasil ulasacagimizi bilmedigimiz kavramlardan biri de “Mutluluk”
YanıtlaSilBunun gibi hayatta bizi cok etkileyen ve cok az bilgi sahibi oldugumuz konulari tekrar bir irdelememiz gerek… Yasayarak ogrenmek can acitiyor cunku…
insan aldanıyor daha kötüsü aldandığının bile farkına varamıyor.
YanıtlaSilAnda kazanan toplamda kaybeden olmak. Bunun da sebebi hemen olsun, benim olsun. İnsan olarak ne kadar da aceleciyiz.
YanıtlaSilProblem evet aceleci olmak. Egoyu yonetememek. Güzel bir noktaya dikkat cekilmis
YanıtlaSilİnsanın illüzyonu tam olarak bu kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsan anlık haz yaşamak için her şeyi yapıyor maalesef. Geleceğine yorum yaparak, zanlarıyla, kendince zihnini o yönde inandırıyor. Hiç zararlı tarafını düşünmüyor. Hep haz almak istiyor.
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş elleriniE sağlık.
Gerçek mutluluğu ararken sahte çözümler genellikle daha fazla sorun oluşturur. Gerçek mutluluk basit ve anlaşılabilirdir. Sahte çözümler ise genellikle karmaşık ve problemlidir. Gerçek çözüm ise basit ve uygulanabilirdir.
YanıtlaSilİnsan isteğiyle ihtiyacını ah bir ayırt edebilse.. mutluluğun da nasıl geldiğini çözebilir bence ..
YanıtlaSilSahte çözümler ile gerçek problemleri çözmeye çalışıyoruz. Sonuç ne peki, hüsran. Günümüzü özetleyen güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.
YanıtlaSilEvet gerçekten de bir şeyin bedelini ödedikten sonra ona sahip olmanın verdiği haz ve huzur çok güzel..
YanıtlaSilGerçek ile sahtenin ayrımına da değinen güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık! İnsanın 5 saniyesinin garanti olduğunu zannetmesi, ömürlük krediler çekilmesi. Akla mantığa yatmaz ama insan kulp takıp durumu kendine mantıklı gösterebiliyor.
YanıtlaSilİnsan , bir problemle karşılaştığında kolay olana yani anlık çözümlere başvurur. Önce işe yarar gibi gözükse de problem büyüyerek tekrar karşımıza çıkar.Hayat bizden bu problemi çözmemizi ister. İnsan ne kadar gerçeğe yakın yaşarsa, o derece hayatı basit ve rahat yaşar
YanıtlaSilGerçekten de bedel işin olmazsa olmazı, bedelini ödemediğinde birde sahte çözümlerle devam ettiğinde karmaşa başlamış... ve birde dikkatimi çeken bunca problem oluyor ve insan hiç kendine çevirmiyor okları hep dış dünyayı suçluyor... garip... faydalı bir yazıydı.
YanıtlaSilBir gün bırakacaklarımıza sahip olduğumuzu zannetmek için bize verilen zamanı boşa harcıyoruz
YanıtlaSilkatılıyorum...
Silİnsan bir isteği olduğu zaman onun çabucak olmasını istiyor.bunun içinde kısa yollardan anlık çözümlere başvuruyor. Oysa ki her isteğin bir bedeli vardır. Bu sebeple İnsan gerçekten neyi isteyip istemediğini iyi irdelemeli. Karar alınca da onun bedelini ödemekten kaçmamalı.Hayrına olan insanın o konuda bedel ödemesi
YanıtlaSilİnsanoğlu cok aceleci hemen isteğim olsun istiyor,bedeli ise sonraya öteliyor.Veresiye imkan,haz faturası ödenmediği zaman bir gün mutlaka haciz edilir...
YanıtlaSilNasıl da aldanıyoruz... Mutlu olacağımızı zannedip yaptığımız şeyler... Şu anda yeni evlenen insanların ciddi borçlarla evlenip 2-3 senede dağılan yuvaları aklıma geldi. İnsanoğlu imkanından fazlasını tükettiği her öyküde ziyanda...
YanıtlaSilÇağımızda pohpohlanan önden hak etmeden tüketme konusu ve yapmayan kişilere "Bu devirde kredisiz hayat olur mu?" diye kendi yaptıklarını savunan insanlarla dolu. Halbuki yazıda bunu yapmanın neden yanlış olduğu kısaca çok güzel özetlenmiş.
YanıtlaSilİnsan anlık kazanç gördüğü ve lehine sandığı durumlarda uzun süreli kaybedeceğini anlamaz.
YanıtlaSilBunu anlatan güzel bir yazı olmuş.
Ellerine sağlık
Anda bizi kolaylaştıran her eylem toplamda işimizi zorlaştırıyor..
YanıtlaSilKredisiz ev nasıl alacak bu adam?
YanıtlaSilAsıl mesele de burada başlıyor zaten. Ev almak mecburiyet mi?.. İstek mi?.. Barınma ihtiyacından bahsetmiyorum, o elbette en temel ihtiyaçlardan. Ama insan çoğu kere ihtiyacı ve isteği karıştırıyor. Sonrası malum..
SilHadi diyelim ki almak istedi.. Peki cebinde parası var mı? Yok, ki bu yüzden kredi yoluna giriyor.. Peki daha önce yaptığı tercihleri neden hiç konuşmuyoruz? Çünkü şuanki durumunu ayarlayan geçmişteki seçimleriydi..
Mutlu olmak istiyorsan olduğun gibi yaşa ve olduğun kadar harca, normalden büyük görünme, olduğundan büyük isteme ... eskilerin dediği gibi ayağını yorganına göre uzat ... rahat ol :)
YanıtlaSilGeçici, anlık çözümler daha büyük sorunlara neden oluyor malesef. İnsan istediği sonuç için acele ediyor.
YanıtlaSilevet çok doğru bizzat şahit oldum benzeri bir durum oldu gerçek her yerde aynıdır
YanıtlaSilMerve Aydınlar - bir yakınımı çok benzer bir durum yaşadı ve çözmekte çok zorlandılar. insan problemin sebebini bilmediğinde :) çözüm de zor oluyor. ve asla doğru yere bakmak aklımıza gelmiyor malesef
YanıtlaSilİnsan bazen cebinde para varken bile abi ne gerek var ticaretim bozulmasın, aman abi masraflar çok biz yine kredi çekelim diyip bir ömür boyu kendisini masrafa sokup ev alıyor. İnsan işte orada aldanıyor... Elinize sağlık faydalı bir yazı olmuş.
YanıtlaSilGerçek olan sade basit ve anlaşılabilirdi her zaman. Zoru yapan zorlaştıranda insanın ta kendisi.
YanıtlaSilKaleminize sağlık
İnsan bir prıblemle karşılaştığında anlık çözüp rahatlamak derdine düşüyor.Anda fayda görüken şey ise toplamda insana zarar veren biz çözüm oluyor. Elinize sağlık
YanıtlaSilSade yaşıyor olmak, hayatta geçici olduğunu unutmuyor olmak...
YanıtlaSilGerçek ihtiyaç ve isteklerimizi ayırt edip, elimizdekilerin kıymetini bildiğimizde hayrını da bereketini de görüyor insan.
YanıtlaSilİnsan anlık hazlarını kazanmak/yaşamak için henüz ödemediği bedellerle bir yere varmaya çalışıyor. hep hak ettiğinden ötesini düşleyip elde ettiğinde de hesap etmediği problemlerle yüzleşiyor...
YanıtlaSilİsteklerimiz çoksa anlık haz zannettiğimiz şeyle toplamdaki kaybedişimizi görememek ne acı.
YanıtlaSilgerçek basit ve anlaşılırdır tıpkı bu yazı gibi..
YanıtlaSil