MUTLULUK DİLEĞİ

 

Dilek evleneli daha bir yıl olmuştu. Eşi Recep ile severek evlenmiş, evliliğin ilk iki ayı çok güzel geçmişti. Sonrasında ise eşiyle tartışmalar ve problemler bitmez olmuştu. Eşini isteklerine karşı duyarlı olmamakla, onu önemsememekle suçluyordu. 

Dilek, bir yemek şirketinde çalışıyordu. Çalıştığı iş yerinde de sorunlar bitmiyordu. İş yerinde Şirin adında, ona göre pek de “şirin” olmayan iş arkadaşından da çok şikâyetçiydi. İş yerinde yaşadıklarını eşine, evliliğinde yaşadıklarını da annesine anlatıp, şikâyet ediyordu. Sosyal medyada fenomenlerin iş hayatlarını ve evliliklerini sürekli takip ediyordu. 

“Bak, el âlem neler yapıyor Recep. Sen daha bana şunu yapmadın.’’ 

‘’Millette ne imkânlar var, biz ise azıcık maaş için kimlerle uğraşıyoruz.’’  

“Mutlu değilim, böyle tahmin etmedim” diyordu Dilek. 

“Hem evliliğimde hem işimde mutlu değilim” diye sitem ediyordu. Evliliği ve iş hayatını böyle hayal etmemişti. Karşılaştığı sonucu değerlendirdiğinde elde kalan koca bir mutsuzluktu. Peki, mutluluk karşılaştığı sonuçla mı ilgiliydi? Mutlu olmak için ne yapmalıydı?

Her sene on binlerce insan evleniyor ve boşanıyor. Kimisinin ayrılmayı düşündüğü, boşanmak için uğraştığı insanla kimileri evlenmek istiyor. Kimisinin şikâyet ettiği bir kişi, başkasının hayallerini süslüyor. Kimilerinin şikâyet ettiği işe girmek için insanlar sabahın erken saatlerinde sırada bekliyorlar. Bu demek oluyor ki, evlilik, iş gibi süreçlerde mutlu olma kriteri kişiden kişiye değişiyor. Çünkü her insanın istekleri ve beklentileri farklı oluyor. Yani bir insanın bir süreçten mutlu olması, karşılaştığı sonuçtan çok, o süreçten ne beklediğiyle ilgilidir. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; mutluluk sonuçla değil, sonuca dair beklentiyle ilgilidir. Beklediğimizin altında olan bir sonuç bizi mutsuz eder. Beklediğimizin üstünde olan sonuç ise mutlu eder. İnsanlar, hayallerine ulaştıklarında mutlu olacaklarını zannederler. Ama hayallerimizle ilgili beklenti fazlaysa mutlu olma imkânımız düşer. İnsanlar istediği kişilerle evlenince mutlu olmazlar. Ya da istedikleri bir işe başladıklarında mutlu olmazlar. İnsanları mutlu eden istedikleri imkanlara ulaşmak değildir. O imkanla ilgili beklenti miktarıdır.

Dilek’i de mutsuz eden eşi mi yoksa eşinden olan beklentisi mi? 

Dilek’i mutsuz eden işi ve iş arkadaşı mı yoksa onlardan beklentisinin karşılanmaması mı?

İnsanlar ilişkilerinde karşı taraftan beklentilerini düşürdükleri zaman mutlu olmaları kolaylaşır. İlişkide ne istediğini bilen ve gerçek ihtiyaçları ölçüsünde beklentiye giren insanların hayatlarında daha çok mutlu olduklarını görürüz. Karşı taraftan beklentilerini düşürüp, kendilerinden beklentilerini artıran insanlar daha mutludurlar. Bu kişiler daha az şikâyet ederler. 

Mutlu olmak için öncelikle hem ilişkilerimizden hem de hayattan beklentilerimizi düşürmeliyiz. İlişki kurduğumuz insanların bizi mutlu etmeyeceklerini anlamalıyız. Mutluluğun kendi beklentilerimizle ilgili olduğunun farkına varmalıyız. Diğer insanlarla kendimizi kıyaslayarak mutlu olma imkânımız yoktur. Kıyası kendimizle, dünümüze göre yapmalıyız. Odak noktamız kendimiz ve düne göre nerede olduğumuz olmalıdır.

Dilek de eşi Recep ve iş arkadaşı Şirin yerine kendine odaklanırsa, mutlu olması daha kolaylaşacak. Onlarla ilgili beklentisini azaltmayı bilirse bu konuda başarılı olacak.

Mutlu mu olmak istiyorsun? Kendine odaklan ve hayata karşı beklentilerini düşür.

Mutlu olmanız dileğiyle…