ALLAH VERSİN AMCA
Güneşli bir sonbahar günüydü. Trafiğe kalmamak için her zamankinden daha erken yola çıkmıştı Coşkun. Zaten doğru dürüst uyku tutmamıştı. Günlerden cumaydı ve maaş günüydü. Bugün hem piyasaya ödeme yapacak hem de işçilere maaş dağıtacaktı. Son dönemlerde, her cuma ödeme yaparken zorlanıyordu. Yaptığı tahsilatlar ödemelerine yetişmiyordu. Böyle olunca Coşkun da birikimlerinden takviye ediyordu. Ancak nakit birikimleri de artık bitmişti. “Bir şeyler yanlış gidiyor” diye düşünüyor ama bulamıyordu. Maaş gününün cumaya denk geldiği aylarda Coşkun’un midesine ağrılar giriyordu. İşte öyle aylardan biri yine denk gelmişti.
Hafta içi tahsilatlarının yarısını yapmıştı. Ancak yüklü ödeme yapması gereken iki müşterisi ödemelerini bugüne bırakmıştı. Tahsilat son güne kalınca Coşkun daha da geriliyordu. ‘’Ya ödeme gelmezse? Keşke biraz daha nakit birikimim olsaydı. Aman canım ikisi de iyi müşterim. Bugüne kadar aksatmadılar.’’ diye düşündü. Bu düşüncelerle otoparka vardı. Arabasını park edip atölyeye doğru yürümeye başladı.
Masasına oturduğunda çayı da hemen gelmişti. Çayından bir yudum aldı. Saat daha erkendi. ‘’Öğleye doğru müşterileri ararım’’ diyerek atölyeyi dolaşmaya başladı. Daha öğlen olmadan tedarikçilerden biri aradı.
“Abi daha erken ama bugün çekim var, hesabın hepsini öğleden evvel gönderir misin?” dedi.
“Samet bugün maaş dağıtacağım. Ne kadarını yollarım bilemiyorum.” Samet de telaşlı bir sesle;
“Aman abi çekimi ödemezsem mahvolurum. Çekim yazılır. Ticari hayatım biter.”
“Bakacağım Samet.”
Coşkun biraz sonra muhasebecisini çağırdı. Samet’in hesabının tamamını göndermesini söyledi. Aslında tahsilatlarının tamamını yapmadan ödemeye başlamazdı. Ancak bu özel bir durumdu. Öğlen olduğunda Coşkun iki müşterisini aramaya başladı. Birincisi, öğleden sonra banka açılınca göndereceğini söyledi. İkincisini aradığında sekreteri işyerinde olmadığını, öğleden sonra geleceğini söyledi. Ödeme ile ilgili bir not da bırakmamıştı. Gelince aramasını rica etti.
Öğleden sonra olduğunda halen aramamıştı. Tekrar aradı Coşkun. Ancak halen yoktu. Vakit de epey ilerlemişti. Coşkun “Keşke Samet'e hesabın hepsini yollamasaydım.” diye düşündü. O sırada telefonu çaldı. Arayan müşterisiydi ve maalesef bugün ödeme yapamayacağını söylüyordu.
“Elimdeki çek karşılıksız çıktı. Sabahtan beri çekin sahibinin yanındaydım. Maalesef hiçbir şey alamadım. Dolayısıyla sana karşı çok mahcup oldum ama bugün bir şey yollayamayacağım.”
Coşkun’un başından aşağıya kaynar sular döküldü sanki. “Şimdi ne yapacağım” diye düşünmeye başladı. ‘’O kadar para kimden borç isteyebilirim bu saatte. Keşke daha evvel ödeyemeyeceğini söyleseydi. Bir yol bulurduk.’’
Yine midesine ağrılar girmeye başladı. ‘’Maaşları nasıl dağıtacağım şimdi?’’ Şimdiye kadar hiç maaşı aksatmamıştı. Muhakkak gününde öderdi. Acaba bugün ilk defa aksatacak mıydı? O kadar kişi… Aralarında kira ödeyecek olan var, borçları olan var. Birçoğu ay sonunu zor getiriyor zaten. Bunları düşünürken kapı açıldı. İçeriye üzerinde eski, biraz da kirli pardüseli yaşlıca bir adam girdi. Beyaz saçları, bıyıkları ve üç dört günlük sakalıyla hırpani bir görünümdeydi. Onun dilenci olduğunu düşünerek ‘’ALLAH versin amca.’’ diyerek yollamak istedi. Zaten canı sıkkındı. Ancak;
”Buyur amca” dedi Coşkun.
”Mallarınıza bakmak istiyorum.” Coşkun şaşırdı.
”Tabii ki, buyurun.” diyerek koltuğa oturttu.
“İyi ki ALLAH versin dememişim” diye içinden geçirdi. Bir yandan da ‘’para bulmam lazım, nerden çıktı şimdi bu? Çocuklardan biri mi ilgilense acaba?’’ diye düşündü. Ancak dilenci zannettiğinden dolayı kendini mahcup hissediyordu. Bu yüzden kendisi ilgilenmeye başladı.
Numuneleri gösterdikçe Muhsin amca “Tam aradığım mallar” diyerek beğendiklerini ayırmaya başladı. Epey bir mal ayırdı ve ekledi;
Peşin alacağım, ona göre iyi fiyat ver.
Muhsin amcaya az bir kârla yapabileceği en iyi fiyatı verdi Coşkun. Fiyatı beğenen Muhsin amca, ayırdığı numunelerden beşer seri siparişini vererek hesaplamasını istedi. Coşkun hesabı yaptı. Çıkan rakam tam da maaş için eksik kalan kadardı. Dilenci zannettiği kişi maaşı dağıtmasına vesile olmuştu. Hızır gibi yetişmişti. Ve bu mahcubiyetle Muhsin amcayı yolcu etti.
Kendi kendine düşünmeye başladı. İhtiyacı olduğu zamanda, ihtiyacı olan miktar, hem de hiç ummadığı birinden… Tesadüf olabilir miydi?
Sonra geçmişi gözünün önünden geçmeye başladı. Kendisine de başka başka zamanlarda “Vallahi abi hızır gibi yetiştin” cümlesini çok kez kullanmışlardı. Bu sefer farklı olan şey bu cümleyi kullanan kişi kendisiydi. Demek ki hayatın içinde birilerinin ihtiyacını gideren kişiler, hiç ummadıkları zamanda ihtiyaçlarının giderildiği kişiler olmaya başlıyorlar.
Sonra Coşkun'un aklına hızır gibi yetişen amca geldi ve yüzünü bir tebessüm kapladı. Allah verecek amca…

İnsanın karşısına çıkan her olayın bir sebebi mutlak vardır. Güzel şeyler yaparak güzel sonuçlar almak demekki bizim elimizdeymiş.
YanıtlaSilİşler sıkıştığında ümit etler azaldığında çıkıyor ortaya seni kurtaracak müşteri şans mı yoksa hak edişini bir sonucumu ama hak eden bulur hak etiğini🍃
YanıtlaSilGerçekten bu tarz fark ettiğimiz veya edemediğimiz olaylar oluyor, biz zamanında ihtiyacı olana yardım ettiysek asıl ihtiyaç gideren de bizi zor zamanımızda yalnız bırakmıyor, verse de lehimizde oluyor, vermesede
YanıtlaSilDün yaptık unuttuk, dün unnuttuğumuzu bu gün bulduk.
YanıtlaSilDün belki bildiğimize yaptık,
Bu gün bulduğumuzu Hızır dan sandık.
İhtiyaç giderince aslında kendi ihtiyacını giderdiğimi bilmek. İnsan ne yaparsa yapsın ister iyilik isterse kötülük aynadaki kişiden başkasına bir fayda veya zarar sağlıyamıyor.
YanıtlaSilBaşkalarının ihtiyacını görmek için dert edinenlerin derdi de bu hayatta başkaları tarafından görülüyor. Yaşadığımız zamanda birçok insan o kadar ben merkezli yaşıyor ki bir türlü diğer insanlara faydaları dokunmuyor.
YanıtlaSilHayatta karşılaşılan olaylar ayna gibidir yaşanmışlıkların bir yansımasıdır asında…
YanıtlaSilHAYATTA, bazen kaçmak istediğimiz olaylar oluyor. Çaresizce, düşünüyoruz, üzülüyoruz..Bir anda, Mucize GELIYOR..Yaradanın Lütfu, Bir anda,Hayatımızı cennete çeviriyor..Bu yazı, tam da bir dokunuş yüreklere...
YanıtlaSilUmmadığın anda, ummadıkların tarafından kapın çalınıyor ve ihtiyacın görülüyor. Tesadüf olabilir mi bu? Makaleyi okudukça hemen birilerinin ihtiyacını görme isteği geliyor :) kaleminize sağlık...
YanıtlaSilVerki veremediğini gör demişti birisi... Bu konuda ne güzel anlatmış bu sözü... Yaşantısında hızırlık olanın sıkıntısında RAB bi hazır olur..
YanıtlaSilPeki insan ihtiyac gorecek hale nasil gelir?
YanıtlaSilHerkes kendisine iyilik yapar. Nihayetinde Allah hiç beklemediğimiz yerden ikramlar. Bu yüzden hayırda yarışın demiştir.
YanıtlaSilCok dogru.. birde iyilik yapan kendine iyilik yapar ama kötülük yapanda kendine kötülük yapar o yüzden iyilik yapip hayirda yarismak ne güzeldir…
SilTicaretin böyle görünmeyen yanları var. Günümüz kripto peşinde zenginlik hayaliyle dolaşan zihniyeti de düşününce ben nerdeyim sen nerdesin oluyor insan
YanıtlaSilEskiler demişler ya
YanıtlaSil"İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir" diye, onu hatırlatan bir yazı olmuş. Hep unutulan, burdan bize ekmek çıkmaz biz işimize bakalım denilen konular başkasının ihtiyacını görmeyi dert edinmek...
Demek ki ihtiyaç giderme kotamı doldurmalıyım ki böyle zor zamanlarda benimde ihtiyacım giderilsin..
YanıtlaSilİnsanlara yardım etmek ve ihtiyaç gidermek çok değerlidir, ihtiyaç gidermeye konsantre olmak, karşılık beklemeden ... herkesin harcı değil ama (:
YanıtlaSilNe yaparsan kendine yaparsın kaybetmek yok…
YanıtlaSilHayırda hareket edip hayıra niyetleniyorsun.. Derdin kendinden başkası.. Ve geçmişte biriken hızır gibi yetişmeler.. Sen böyleyken düşmene müsade etmeyecek biri var..
YanıtlaSilHatadan duyulan pişmanlık +geçmişteki iyi yöndeki bedeller = vaktinde gelen lütuf olabilir mi?
YanıtlaSilBiz hayatımızda ihtiyaç gidermeyi stil haline getirdiğimizde ihtiyaç giderdiği yerden değil ama hiç ummadığı yerden insanın ihtiyacı görülüyor.
YanıtlaSilEllerinize zihninizde sağlık... Genelde başımıza gelen fakat bizim çoğu zaman farkında bile olmadığımız bir durum aslında bu..
YanıtlaSilNe ekersen onu biçersin
YanıtlaSilİnsan ne zaman başkasını düşünerek hareket ediyorsa işin sonunda hep karşı çıkıyor gerçekten...
YanıtlaSilİhtiyaç karşılayanın ihtiyacı giderilir, hiç ummadığı yerden de giderilirse hayat neden bu karşılığı verir?
YanıtlaSilİnsan bu hayatta ne yapıyorsa aslında kendi hayatı için yapıyor ama bir çoğumuz bunun farkında değiliz. Güzel bir yazı...
YanıtlaSil1650 lira borcun var diyelim hiç beklemediğin bir yerden 1650 lira para geldiğinde buna tesadüf dersen bende sana deli derim
YanıtlaSilYa milli piyango düşerse ne olacak
Silher zorluktan sonra bir kolaylık vardır. sen ne kadar ihtiyaç gideriyorsun?
YanıtlaSilİnsan varlikla da yokluklada sınanıyor. Varlıkta verdiği tepkiler yokluğundaki sınavıni dizayn ediyor. O günkü ruh hali ona göre değişiyor.
YanıtlaSilBirinin zor anında yetişmek, Hızır gibi yetişmektir. Eğer birinin bize yardım etmesini bekliyorsak, daha önceden birilerine yardım ettiğimizden emin miyiz acaba?
YanıtlaSilDemekki her şey tepkilerimize göre dizayn oluyormuş.Bu görebilmek hayatın akışında çok zor.
YanıtlaSilİnsan bir yönü olup iyi bir niyetle yola cıktıgında kendisine bir oykü tasarlıyor ... Rolünün hakkını verenlerden olmak ne güzel
YanıtlaSilÖğrencilik döneminde tez yazarken teknik çizim için yardım eden kişi geldi aklıma..
YanıtlaSilHızır gibi yetişmişti gerçekten...
O para demekki bir şekilde gelecekse o zaman bizim hangi/nasıl bir tepki verdiğimiz çok önemli...
YanıtlaSilİnsan hak ettiğini yaşıyor bence bu hayatta.. İyilik et denize at derler ya.. Gün gelmiş denize attıkları karşısına çıkmış
YanıtlaSilTicaret zor iş arkadaş.. hakkaten zor.. hele de ticaretine kir, pislik karıştırmamak bu devirde daha da zor. Allah tüccarların esnafların yardımcısı olsun
YanıtlaSilUzun zamandır etkilendiğim en iyi yazılardan biriydi. Emeğine sağlık
YanıtlaSilALLAH Hızır'dan hazırdır...
YanıtlaSilAslında başkalarının ihtiyaçlarını giderirken kendi ihtiyacımızıda gidermiş oluyoruz..
YanıtlaSilKimin hayırda geldiğini kimin şer de geldiğini bilemeyiz. İnsanları statülerine göre ya da kılık kıyafetine göre değerlendirmemeliyiz.
YanıtlaSilNiyet amelden önce gelir, çünkü onun niyeti hem tedarikçiye karşı, hem de işçilerine karşı iki kez sağlamdı ve sonra ona gaybdan bir kurtuluş geldi.
YanıtlaSil