HATAYI BEN EN BAŞINDA YAPTIM
Selim mezuniyet töreninde ailesinin gözlerindeki mutluluğu gördüğünde kendisi de çok mutlu olmuştu. Babasının gururlu bakışı vardı. Babası Mehmet amca pazarcılık yapar, ailesinin geçimi için kar kış demeden çalışırdı. Şimdi yetiştirdiği oğlunun mühendis olduğunu görünce çok duygulanmıştı. Annesi Sevil teyze ise ev hanımıydı, Selim'in başka şehirde okumasına çok zor alışmıştı. Tek göz ağrısıydı. Mutluluğunu ve gururunu yüzündeki gülümsemeyle Selim’e göstermeye çalışıyordu. Artık oğulları mühendis olmuştu.
Selim üniversiteyi bitirmiş şimdi vatan görevi deyip askerlik için hemen başvurusunu yapmıştı. Askerlik görevini gerçekleştirip iş hayatına atılmak için sabırsızlanıyordu. Ailesine destek olmak, onların ihtiyaçlarını karşılaşmak istiyordu. Okul hayatında mühendis olacağı günün hayaliyle başarılı bir öğrencilik geçirmişti. Boş zamanlarında faydalı şeylerle zaman geçirmeyi isterdi. Bunların en başında yüzmek geliyordu. Yüzmek onun için çok keyifli bir spordu. Boş zamanlarında yüzmeye bol bol zaman ayırırdı.
Askere gideceği tarihi beklerken arkadaşlarıyla birlikte tatil planladırlar. Bodrum da eğlenceli 5 gün geçireceklerdi. Yüzmeyi çok seven Selim saatlerce suda vakit geçiyor, sudan çıktığında ise kızların göz hapsinde oluyordu. Senelerce yüzmek onun vücudunu çok geliştirmişti. Geniş omuzları ve uzun boyu ile bulunduğu ortamda gözlerin ona çevrilmesini sağlıyordu.
Selimin 2. Gün karşısına güzel bir kız çıktı. Arkadaşları aman Selim bu fırsat kaçar mı? Şu güzelliğe bak deyip iletişim kurmasını istediler. Selim de arkadaşlarının baskısı ve kızın güzelliğine yenik düştü. Aslında hiç aklında yoktu böyle şeyler, zaten kısa bir süre sonra askere gidecekti. Akşam olunca eğlence mekânında buluştular. Kız mekanların hepsini biliyordu, oradan oraya gezip durdular. Dört gün boyunca eğlencenin keyfini çıkardı Selim. Alışık olmadığı bilmediği bir rüya gibiydi. Fakat geçen o dört günde cebinde beş kuruş kalmamış ve hatta kredi kartının limitini de zorlamıştı.
Tatil bitti onlar artık İstanbul’a sevgili olarak döndüler. Daha çalışmadan harçlıklarından biriktiği her şeyi tüketmişti. Askere giderken borcunu ödemek için arkadaşından borç alıp kredi kartını ödedi. Askerlik görevini yaparken aklı hep Busedeydi.
Askerlik bitmişti, hayali olan mesleğine başladı. Çalışıp kazanırım , kazandığımdan aileme destek veririm derken tüm parasını Buse'yle tüketiyordu. Zamanını tüketim odaklı geçiriyordu. Neye harcadığını da bilmiyordu. Buse ile beraberken sanki zaman durmuş gibi hissediyordu.
Sevil teyze ise mahalledeki anaokul öğretmeni Zeynep’i çok seviyor oğluna onu eş olacak birisi olarak görüyordu. Zeynep evde annesine yardım eder, kardeşlerine bakardı. Annesi rahatsız olduğu için evin geçimi ve kardeşinin bakımını üstlenmişti. Sevil teyzeyle karşılaştığında halini hatırını sorar ve gülümsemesiyle selamlardı.
Selim bir yaz akşamı yine eve geç geldi. Annesi onu bekliyordu , geldiğinde, “Anne ben evlenmek istiyorum , bir arkadaşım var, yaz sonu evlenelim diyoruz” dedi. Annesi şaşkındı, oğlunu Zeynep ile evlendirmeyi düşünüyordu. Zeynep’i anlattı O'na. Selim de sabahları Zeynep’le rastlaşıyordu minibüs durağında beklerken. Fakat aklında Buse'den başka bir düşünce yoktu. Duyguları o kadar yoğundu ki, annesini dinlemiyordu bile. Ve dinlemeyecekti.
Ve yaz bitmeden evlendiler. Buse babasının ihracat şirketin de idari işler departmanından sorumluydu. İşine yakın bir sitede ev tuttular. Selim çok borca girmişti. Busenin her dediğini yapıyor, gözü hiçbir şey görmüyordu. Zamanla durum işin içinden çıkılmaz bir hal aldı. Maddi olarak büyük sıkıntılar borçlar içinde kaldı. Zaman geçtikçe problemlerin büyüdüğünü görmeye başladı Selim. Oysaki her şey ne kadar da güzel başlamıştı , hayalleri vardı. Selim şimdi “Hatayı ben en başında yaptım” diyordu.
Sadece Selim değil, hepimiz seçimlerimizi yaparken fayda ve haz arasında kalırız. O anda yaşadığımız haz, bir zaman sonra zarar vermeye başladığında, kararlarımızı tekrardan sorgularız. Oysa karar vermeden önce iyice düşünmemiz gerekir. Ama çok heyecanlıyken aldığımız kararlardan dönüş, çok acılı hale olur. O hatayla karşılaşınca da hatayı nerede yaptım diye kendimize sorarız. Hatayı en başında yaptık…
Duygularımızı kontrol etmeye başladığımızda, verdiğimiz kararlar faydaya yönelik olur çünkü akıl her zaman faydalı olanı arar…

Hayatta en büyük kararlardan birisi de evliliktir. Deneyim transferinin en önemli olduğu yerde biz buna gönül işi deriz ve gönlümüze yatanın peşinden gideriz. Peki ya sonrası?
YanıtlaSilAkıp giden hayatın içinden, seçimlerimizin sonucunu, işin sonunda görmek acı oluyor. Duyguları dizginleyip, faydaya yönelmek lazım.
YanıtlaSilKarar vermeden önce danişabilen olmak insanı hatadan kurtarır. Ellerinize sağlık, verdiğimiz kararları düşündürücü bir yazı :)
YanıtlaSilDuygularımızı kontrol edemediğimiz zamanların en net olduğu zamanlar evlilik aşaması , burada deneyim transferi ne kadar önemli bir hal aldı artık her geçen gün daha anlaşılıyor. Karar verirken duygularımızı azaltıp faydaya odaklanmak gerek. Doğru seçimleri görmek gerekir. Peki doğru nedir?
YanıtlaSilSelim cağımızın vebası tüketim hastalığına tutulmuş kendisine acil şifa Diliyorum... Umulur ki bu yazı bu hastalığın kenarında olanlara ilaç olur...
YanıtlaSilinsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır..
YanıtlaSilİnsanın başına ne geliyorsa duygularından dolayı geliyor. Duygularını kontrol edebilenler gelecekte daha rahat ediyor diyebiliriz.
YanıtlaSilİnsan doğru kararlar vermek istiyorsa kendisine çok keyifli gibi gözüken şeyleri iyi irdelemeli
YanıtlaSilHer şeyde bir sebep- sonuç ilişkisi var. Ama insanlar genelde sonuca bakar. Neden bu duruma düştüm, der. Oysa sebepleri oluşturmadan önce iyi düşünmeli.
YanıtlaSilBirşeyi istediğimizde çok heyecanlanıyorsak ve hemen ona ulaşmak için herşeyi yapıyorsak o kadar da çok yanılıyoruz. Başta karar verirken faydalı olanı mantık süzgecimizden geçirerek versek belki bir çok yaşadığımız sıkıntıyı yaşamayacaktık.
YanıtlaSilEvet insanın bir şeyi çok isteyince onun hatalarını görmüyor. Aşkın gözü kör derler ya, sanki masum gibi gözükür bu kelime Ama çok gerçekçi ve çok tehlikelidir.
YanıtlaSilİnsanlar duyguları aktifken doğru kararları vermek zor olur.
YanıtlaSilBu hikayede yanan Selim oldu... :)
YanıtlaSilAh selim ah Naptın böyle....:)
SilHayatta doğru kararlar verebilmek için bilinçli boyutta olmamız lazım. Duygularımız aktifken doğru seçimler yapamayız.
YanıtlaSilÖnce fayda sonra haz. Bu sıralama şaşınca, insan da karşılaştığı sonuçlara şaşırıyor...
YanıtlaSilDuygularının gerçekçi olup olmadığına bakmadan seçim yapan insan çoğunlukla yanılır. Bu güzel anda güzel ama toplamda zarar veren olmuş...
YanıtlaSilGiriş kapısı baştan doğru olmayınca insan mutlaka saçmalamak, kendini zor duruma düşürmek zorunda kalıyor. Yanlış kapıdan çıkıp tekrar doğru kapıdan girmedikçe işler zor!
YanıtlaSilİnsan ilk başta anlayabilse keşke çok beğendiniz bize uygun olmadığını insan duygularını aktif leşmeden
YanıtlaSilAnıyor Aslı’da ama ondan sonra sı zor😊
Fayda yerine hazza daha çok meyledince o da seni bırakmıyor demekki...
YanıtlaSilAtasözünde olduğu gibi akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş yaptığımız bir hata yüzünden onun bir ömür boyu sıkıntısını yaşayabiliriz.
YanıtlaSilHayatta en önemli ili secim iş ve eş neyi seçip neyi terkettiği çok önemli insanın.
YanıtlaSilgüzel
YanıtlaSil