SEVGİNİN KIYMETİ AYARINDADIR
Said, vitrindeki pırlantaları temizlerken bir yüzük elinde kaldı bir süre inceledi ve farkında olmadan geçmişe, ustası Cem’in dükkânında geçen ilk yıllarına döndü.
O gün Cem Usta, altın işleme tezgâhının başında bir bilezikle uğraşıyordu. Said ise sabırsızlıkla ustasının hareketlerini izliyordu.
“Usta, şu saf altını işlemek daha zor değil mi?”
diye sordu. Cem Usta, elindeki bileziği bırakıp Said’e döndü. Gözlerinin içinde derin bir bilgelik vardı.
“Elbette zor,” dedi.
“Ama sadece zorluğuyla kalmaz, aynı zamanda zayıftır da. Saf altın kıymetlidir, evet. Ama yumuşak olduğu için deforme olur, şekil tutmaz. İşte bu yüzden biraz gümüş, biraz bakır ekleriz. Onları doğru miktarda karıştırmazsan ya altının değerini kaybedersin ya da dayanıklılığını. Bu işin sırrı denge Said.”
Said merakla sordu;
“Ama saf altın daha değerli değil mi? Niye onu değiştirelim ki?”
Cem Usta hafifçe gülümsedi.
“Altını saf hâliyle bırakabilirsin ama o zaman bir takıya dönüşmez. İşlenemez, hayatın içine katılamaz.
Bu ders o gün Said’in aklına kazınmıştı. Ancak yıllar sonra, birgün kardeşi Betül’ün dükkâna gelip sıkıntılarını anlattığında, bu sözlerin gerçek anlamını daha iyi anladı.
Betül, kahvesini masaya koyup içini dökmeye başladı.
“Abi, elimden geleni yapıyorum. Sürekli eşime destek olmaya, her şeyi yoluna koymaya çalışıyorum. Ama ne kadar uğraşırsam sanki daha çok uzaklaşıyor. Belki daha fazla çabalarsam düzelir diye düşünüyorum.”
Said, kardeşinin söylediklerini sessizce dinledi. Sonra eline bir yüzük aldı, parmağının ucunda döndürerek dikkatlice inceledi ve konuşmaya başladı.
“Betül, Cem Usta bana bir ders vermişti yıllar önce. Altın çok saf olduğunda dayanıklı olmaz. Değerli olsa da işlenemez, şekil veremezsin. Onu daha güçlü yapmak için başka metallerle karıştırırız. Ama karışımın fazlası da azı kadar tehlikelidir. Hayatta da, ilişkilerde de bu böyledir. Fazla çaba, fazla ilgi, fazla kontrol… Bir noktadan sonra karşı taraf için bir yük hâline gelir. İşin sırrı ayarını bulmakta.”
Betül, abisine şaşkınlıkla baktı.
“Ama iyi niyetle yapıyorum. Daha az ilgilenmek yanlış olmaz mı?”
Said gülümsedi.
“Bu yüzüğe bak. Montürü fazla sıkı olursa taşı zedeler. Fazla gevşek olursa düşer. En kıymetli taş bile eğer doğru bir şekilde korunmazsa zarar görür. Bazen daha az müdahale etmek en doğrusudur. Karşı tarafa nefes alacak, kendi çözümünü bulacak alan tanımalısın. Cem Usta’nın dediği gibi, fazlası da azı kadar zararlıdır.”
O gün Betül, eşine daha fazla çaba göstermek yerine bir adım geri çekilmeye, biraz sabretmeye karar verdi. Zamanla fark etti ki bu değişiklik sadece eşinin değil, kendisinin de daha rahat nefes almasını sağlamıştı. Aralarındaki bağ, eskisinden daha sağlam ve dengeli bir hâle geldi.
Said vitrindeki yüzüğü yerine koyarken ustasının sözlerini bir kez daha düşündü.
Altının kıymeti saflığında değil, işlenebilirliğindedir. İnsan ilişkilerinin kıymeti de sadece sevgide değil, o sevginin doğru dengede verilip alınmasında saklıdır.
Tıpkı kuyumculukta olduğu gibi ilişkilerde de aşırılıktan kaçınmak gerekir. Fazla ilgi de ilgisizlik kadar tehlikelidir. İnsanın çabası yerinde olmalı, sevgi de tıpkı altın gibi ayarında kalmalıdır. Çünkü her şeyin kıymeti, ayarını doğru tutturmakla ortaya çıkar.

Değerli olan herşey doğru ayarı bulduğunda parlar
YanıtlaSilİnsan sınırsız değil ki hayatının bir kıvamı olmasın.... insan sınırlı bir canlıdır ve ancak sınırlar içerisinde mutlu olabilir :)
YanıtlaSilİnsanoğlu neyin kıvamını bozarsa ondan zarar görmeden öyküden çıkamaz. Sonrada ilişkilerinde ve sağlığında problemler yaşamaya başlar. Dengeli bir hayat herşeyin çözümünü verir bize aslında.
YanıtlaSilZaten doğadaki tüm yaşam formlarında olan ve gözümüzün önünde her an sahne sahne tekrarlanan dengeyi görebiliyor ve onu kendi hayatımıza uygulayabilir olmak konforlu yaşamında bir nevi anahtarı değilimdir...
SilElinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş!
YanıtlaSilAltın ile ilgili ele aldığınız konu gerçek olunca, yaşamın her alanına aktarabiliyoruz bu gerçeği!
Nefessiz bırakılan her ilişki ( aşırı ilgi); nefes almaya ihtiyaç duyar ki dengeye gelebilsin...
Miktar arttıkça, etki azalır!
Her şeyin fazlası, zarar!( Atalar boşuna dememişler!😉)
Çok güzel metaforlanmış gerçekten de her doğru şeyinde bir kıvamı var
YanıtlaSilHayat dengede güzel demek denge her yerelde geçerli altın takıya cevirmede de insan ilişkileri dede
YanıtlaSilHayatta her şey denge üzerine kurulu değil mi zaten. Ama bu gerçeği unutup ilişkilerimizde ayarı kaçırabiliyoruz zaman zaman. Bunu hatırlattığınız için teşekkür ederiz, güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilBir iliskinin dengesi aslında kıvam ile ilişkili olduğunu tekrar hatırlatan çok guzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilAslinda ne alakasi var deriz degil mi… kuyumcu teknigiyle, karsi cins iliskisinin… demek ki farkli konularda da, ayni mantikla calisan, hayatin icine gizlenmis, gorunmeyen bazi kurallar var… bunu hatirlatti yaziniz, tesekkurler:)
YanıtlaSilİnsan daha fazlası dediği her yerde zarar veriyor ve zarar görüyor. Eşide olsa işide olsa.. Teşekkürler yazı için elinize sağlık
YanıtlaSilAyarsızlıklarımıza ayar vermek için, altın gibi hayatın içine karışmamız gerekiyor. Doğru ilişkilerin bir kıvamı, bir dengesi var. hayatımızda da kendi özümüzü koruyarak; gerçekten işlenebilir değerlenebilir olmak için o saf altın gibi çevremiz ile dengeyi korumalıyız.
YanıtlaSilBiraz baharatın yemeğe lezzet vermesi, biraz fazla kaçırınca tadını bozması geldi aklıma... mesele kıvamı tutturmak demek ki...
YanıtlaSilbu kuyumcularda ne kadar da farklı hikayeler oluyor :)
YanıtlaSilİlişkinin sağlıklı olması için sevginin ve ilginin doğru ölçüde verilmesi gerekiyor. bunların bile fazlası zararlı.
YanıtlaSilHayatta herşey dengeli olduğunda kıymetli oluyor. Biz sevdiğimiz şeyden daha fazla haz almak için miktarı arttırıyoruz ve tamda burada hata yapıyoruz. Her şeyin sınırı var ki kendini koruyor ve dengede huzur buluyoruz.
YanıtlaSilİyilik diye sık yapıtğımız davranışlarda hem karşı tarafa hem kendimize kötülük etmiş olabiliyoruz
YanıtlaSilBir önemli konu da bardakları çeşitleme ile ilgili.. Bazen bir ilişkinin dengeye gelmesi, diğer ilişkilerin dengeye gelmesi ile de mümkün olabiliyor. Bazen ana sorun, çevrede epeydir bekleyen problemlerin çözümü ile ile çözüme yaklaşıyor
YanıtlaSilMihenk taşı, altının ayırt edicisi... Gerçeklik ve kıvam da yasamlarımızın ayırt edicisi :) çok isabetli bir içerik olmuş, emeğinize sağlık 🌱
YanıtlaSilHer şey kararında. İlgi de, sevgi de, uyarı da... Her zaman dengeyi sağlamaya çalışmak. İşte zor olan da bu.
YanıtlaSilBu bir takıda bile böyleyken.. Takı yanlış çıkınca hangi malzeme eksik fazla anlıyoruz. ilişkiler bozulduğunda da aynı aslında. Birşey fazla yada eksik. Ya domatez ya biber
YanıtlaSilSarraflık bir şeyin aslını bilmekte, tanımakta, Ustalık da kıvamında gizliydi.
YanıtlaSilDenge demek sadece terazide değilmiş, iliskilerimizlerdede denge varmış. Ben böyle düşünüyordum ben yapım fazlasinida bozulmasın.. ama asil bozulma orda başlıyor iste.. bu sefer çok yapınca yapmadığında hemen niye yapmadın sen yapmalıydın denilmeye başlıyor..
YanıtlaSil