TATLI TUZAK
Bir 14 Şubat’ta daha mağazaların önünde dolaşmaya başlamıştı Ferhat. Artık sevginin bir ifadesi olmaktan çoktan çıkmıştı bu ve benzeri onlarca sözde özel olan günler. Aylık çiçek alma seremonileri, doğum günü, evlilik yıldönümü, yok nişanlandığımız gün, ilk karşılaştığımız gün derken neredeyse gün aşırı, gittikçe sıradan ve yavan, sanki zorunlu kutlamalara dönmüştü süreç. Oysaki o ilk karşılıklı hediyeleştikleri gün, bunların hiçbiri değildi. Daha evleneli iki yıl olmuştu ve sanki sürecin dengeleri bozuluyordu. Sözde özel olan bu günlerin sayısı arttıkça heyecan ve güzelliği azalmaya başlamıştı.
Melike, mutfağın ortasında elindeki spatula ile tezgahta duran pastaya hayran hayran bakarken, "Daha öncekilerin hiçbiri bu kadar güzel olmamıştı," diye mırıldandı kendince. Heyecanla Ferhat’ın eve gelmesini bekliyordu, pastasını tattırabilmek için.Ferhat, önündeki tabaktaki tatlıya baktı. Rengi göz alıcıydı, kokusu ise neredeyse bağımlılık yapacak kadar cazip. Ancak Ferhat’ın yüzünde hafif bir gerginlik vardı.
Ferhat, "Bu kaçıncı tatlı denemesi?" dedi. "Haftalardır yeni bir şeyler deniyorsun."
Melike hafifçe güldü. "Ne olmuş? Senin için yapıyorum. Tadına bak ve nasıl olmuş söyle bakalım.”
Ferhat bir çatal alıp ağzına attı. İlk lokmada bu sefer yüzünde bir tebessüm belirdi. "Bir öncekinden daha mı tatlı olmuş, ne dersin?" dedi sevecen bir ses tonuyla. Melike’nin yüzü düştü. "Evet, şekerini biraz arttırdım, çikolatasını da, hatta farklı bir vanilya kullandım. Kötü mü olmuş?" Tabağı kenara koyarak ona döndü Ferhat ve o şefkat dolu tebessümüyle, "Kötü ne demek, tabii ki güzel olmuş," dedi ve onun için aldığı hediyesini uzattı. Sonrasında, "Sanki bir önceki daha kıvamlıydı," dedi. Melike de gülerek, "Evet, şekerini de, çikolatayı da fazla fazla koydum, daha lezzetli olur diye," dedi. Ferhat, o yumuşak ses tonuyla, "Melike, ilk yaptığın tatlıyı hatırlıyor musun? Basitti ama o kadar dengeliydi ki tüm malzemeler. İlk lokmada hayran kalmıştım," dedi. Melike bir süre durdu, düşündü. "Daha fazla ekledikçe daha iyi olacağını sandım. Ama dengesini bozdum tatlının."
Ferhat, Melike’nin gözlerinin içine bakarak, "Tatlı yapmak da hayat gibi Melikem," dedi. "Az olan, bazen daha çok lezzet bırakır. Yeter ki doğru oranı bulalım, kıvamı yakalayalım ve bunu hayatımızın tüm alanlarına yayalım." Melike derin bir nefes aldı ve tekrar gülümsedi. "Peki, o zaman ilk yaptığım tatlıyı yeniden deneyelim Ferhat. Söz, bu kez daha sade olacak," dedi.
O gün, Melike ve Ferhat mutfakta birlikte ilk tarifi yeniden yapmaya başladılar. Az malzeme, sade bir dokunuş... Ve sonrasında, o tatlı her zamankinden daha güzel geldi. Çünkü bu kez, kullandıkları malzemelerin aromasını hissediyor fakat farklı tatlar alıyorlardı. Gerçekten lezzetliydi.
Bazen hepimiz hayatlarımızda farkında olmadan normalleştirebiliyoruz aşırılıklarımızı. Azda olan lezzeti, miktarı arttırdıkça kaybettiğimizin farkında olamıyoruz çoğu zaman. Gerçek lezzetin, kıvamda saklı olduğunu göremeyebiliyoruz…



Hayatımızda yaptığımız her işte olduğu gibi, ilişkilerimizde de denge çok önemli. Bazen daha fazlasını elde etme arzusuyla, sahip olduğumuz değerlerin özünü kaçırabiliyoruz.
YanıtlaSilSevdiğimiz şeylerin miktarını arttırmak bize iyi gelmiyor. Önemli olan dengeyi sağlamak yoksa her miktar artımı yavaş yavaş bize zarar veriyor da fark edemiyoruz.
YanıtlaSilHayatta kıvam tutturabilmek ne zor ve ne konforlu bir durum. İlişkilerimizde kıvam tuttursak hayatımız düzene girecek.
YanıtlaSilİnsanın kaybedişi çözümü miktarda zannetmedi.
YanıtlaSilAzın bereketi...
YanıtlaSilKıvam...
YanıtlaSilİşte işin sırrı.
Tatlıda da, ilşkilerimizde de, hayatta da...
Kıvamı olmayan hiç bir şeyden lezzet alamayız.
Kıvam ne kadar bozuksa herşey o kadar lezzetsizleşir
YanıtlaSilHer şeyin bir ölçüsü olmalı
YanıtlaSilArtık insanlar kıvamı o kadar kaçırıyorlar ki "şekersiz" şeylerden tat alamıyorlar. Kaymak sütün en güzel kısmıdır ama balla yemekten hiç o tadı alamıyoruz...
YanıtlaSilÖzel günlerinin sayısı o kadar fazla ama bir o kadar da anlamını yitiriyor... miktarı arttırınca hem denge bozuluyor hemde artık sıradan oluyor... demek ki asıl kıymetli olan az ve farklı olanmış... :)
YanıtlaSilUmarım tatlıda fark ettiğimiz "biraz abarttım" kısımlarını hayatımızda da fark edebiliriz :)
YanıtlaSilBir pasta olsun, yemek olsun, ya da bir ilişki olsun, malzemenin çok olması değil kıvamı önemli. Her şey kıvamında lezzetli.
YanıtlaSilYazıdaki ana mesaj kadar kuvvetli bir cümle...''Bazen hepimiz hayatlarımızda farkında olmadan normalleştirebiliyoruz aşırılıklarımızı. ''.. Hakikaten öyle..insan çok kolay normalleştiriyor, bu durum gaflete sebep oluyor daha sonra..ve sonra duyguların aktifleşmesi ile sonuçlanan olaylar ve hayata tepkiler, şikayetler, bencilleşmeler, bozulan başka ilişkiler..bozulan başka başka dengeler...nereden nereye...
YanıtlaSilGüzel olmuş özellikle hediye almak zorunluymuş gibi davranmak iyi bişey değil
YanıtlaSilMonotonluk iyidir aslında insan ne zaman rutinlerini bozmaya başlarsa o zaman yanılgılarıda daha çok oluyor. hayatımızda doğruları normalleştirip yaşam biçimi haline getirirsek işte o zaman hayatımız anlamlı bir hale geliyor
YanıtlaSil