MUTLU ETMEYEN DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ



Yazdan sonbahara doğru uzanan, Eylül ayının eli gibiydi sanki o hafif serine kaçan ılık rüzgar. Tüm aile, her zamanki gibi toplanmıştı evlerinin bahçesindeki çınar ağacının altında. Evin en küçüğünün doğum günü eğlencesi vardı o akşam. Börekler, pastalar, ikramlar hazırlanmıştı günler öncesinden. Sarı kırmızı balonlar birbirlerine bağlanmış, güzel bir dekor yapılmıştı doğum günü için. Balondan kocaman bir 7 sayısı da asılmıştı. Ev ahalisi, iki gündür uğraşıyorlardı bu balonlar için. Tabii bir de doğum günlerinin olmazsa olmazı pasta vardı. Pastaneye özel olarak Galatasaray temalı pasta yaptırılmıştı bu sene. Peçeteler bile sarı, kırmızı seçilmişti doğum günü için. Annesi de Aslan’a Galatasaraylı forma giydirmişti o gün. Babaanne, anneanne, dedeler, dayılar, halalar, tüm kuzenler davet edilmişti bu mutlu güne. Her zamanki gibi tüm misafirler, ellerinde hediyeleriyle gelmişlerdi. Kimisi Galatasaray forması getirmiş, kimisi oyuncak araba almıştı doğum günü çocuğuna. Oyuncak seçilirken Aslan’ın seveceği bir hediye olsun diye uğraşmıştı herkes. Tabii benim hediyem, diğerlerinin hediyelerinin arasında sönük kalmasın diye düşünenler de vardı.

Aslan da tıpkı babası gibi Galatasaray futbol takımını tutuyordu. Beşiktaşlı olan dedeleri bu duruma biraz bozulsalar da Aslan’a takılmadan duramıyorlardı. Saatler ilerledikçe yemekler yendi, ikramlar yapıldı, güle oynaya doğum günü kutlandı. Herkes “İyi ki doğdun Aslan, iyi ki doğdun Aslan” diye tempolar tutuyordu, o pastasının mumlarını üflerken.

En nihayetinde hediye faslına geçildiğinde Aslan çok mutluydu. Sıra hediyeleri açmaya gelmişti. Hediye paketlerini açmaya başladı heyecanla fakat yine bir önceki doğum günüyle benzer hediye ve oyuncakları gördükçe keyfi kaçtı Aslan’ın. Mutlu gibi görünüyordu ama pek de değildi. Bir umut, babasının söz verdiği scooter’ı arıyordu gözleri, nerede acaba diye? “Babam kesin bir yerlere saklamıştır, bana sürpriz yapacak,” diye düşünüyordu.

Ailesinin onun için yaptığı bu kadar hazırlık, alınan hediyeler, balonlar, süsler, muhteşem Galatasaray pastası, hepsi bir anda unutulur vermişti. Artık o yedi yaşındaki Aslan’ın tek düşündüğü şey babasının verdiği sözdü, elektrikli scooter sözü. Oysaki bütün herkes ve her şey, o mutlu olsun, yeni yaşına güzel ve keyifli anılarla girsin diye hazırlanmıştı. Bir söz, iyi niyetle verilmiş bir küçük söz, az kalsın Aslan’ı, onun için yapılan onca güzel şeye rağmen mutsuz edecekti. Süngüsü iyice düşen, gözleri dolan Aslan’ına babası kıyamamıştı ve gözüyle oğluna kitaplığın altındaki dolabı işaret ediyordu. Neyse ki akşam olduğunda gene herkes mutlu ve keyifliydi. Aslan, o söz verilen scootera kavuşmuş ve yeni bir yaşına daha girmişti.

Mehmet, oğlu Aslan’ın pamuk ipliğine bağlı mutluluğunu izlerken, Aslan’ın dedesi usulca sırtını sıvazladı ve “Anladın değil mi oğlum?” dedi. “Söz vermemen gerekirdi. Eğer birini mutsuz etmek istiyorsan, söz ver ve seyret bak neler oluyor. Kimseye söz vererek beklentiye sokma oğlum, sonra sen de karşındakini de üzebilirsin. Oysa ki beklentiyi düşürerek yapacağın her sürpriz, senin de karşındakinin de sevinç ve mutluluğunu arttırır.” diyerek gülümsedi. Mehmet de aynı şekilde tebessümle, “Haklısın babacım,” diyerek sarıldı babasına.















Yorumlar

  1. insanın kendindeki beklentiyi de yönetmesi lazım. Çocuğunu mutlu etmekten ziyade kendine hayran bırakmak/bırakmaya çalışmak belki de asıl sorunumuzdur...

    YanıtlaSil
  2. Hayattaki en önemli şey deneyim tıansferi

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten insan kendi kendine söz vererek yük çıkartıyor çünkü o sözü tutmazsa iş olumsuza kayar

    YanıtlaSil
  4. Söz vererek yanlıcaz kendimize yük oluşturuyoruz. Güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Mutluluğun formülünü çok yanlış bilmiyormuşuz... Hep yanlış anlatmışlar... Oysa gerçek çok basitmiş.. Beklentiyi düşür. Bir tık fazlasını ver... Şifa niyetine...

    YanıtlaSil
  6. Tam tersi olacak zannetmiştik çoğu zaman.. içimizde tutamadık yapacaklarımızı..

    YanıtlaSil
  7. Vaat vermemek veriyorsak da bir tık üstünü yapmak iyidir

    YanıtlaSil
  8. İnsanlara sevdiği şeyleri beklemediği anda verirseniz onu mutlu edersiniz.

    YanıtlaSil
  9. İnsanın beklentisi artıkça doyumsuzluguda o oranda artıyor maalesef. Bir türlü tatmin olmuyor .

    YanıtlaSil
  10. Söz veriyorsa bir insan ya cahilliğinden ya kibrinden..ilkini hayra sürmek lazım ikincisinden ise sakınıp arınmak lazım..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar