NEREDEN NEREYE




    Mete Bey uzun bir aradan sonra baş ağrılarının sebebini bulmuştu. Ense kökünden başlayıp başının tepesine doğru yükselen ağrılarının ilk başlarda tansiyon ölçümlerindeki değişimlere bağlı olabileceğini düşünmüştü. Bir süre tansiyon ölçümlerini takip etti. Tansiyon değerlerinin normal gelmesi bu ihtimalin elenmesini sağladı. Bakış açısını değiştirmeli idi.

    Rüzgârlı havalarda başının daha fazla ağrıdığını fark etmesi üzerine, sebebin başka bir şey olduğunu anladı. Sabahları ıslak saçlarla dışarı çıkmasının baskın bir sebep olduğunu düşündü ama saçlarını iyi kurutmasına rağmen rüzgârlı havalarda yine başının ağrıdığını gözlemlemişti. Kendini gözlemlerken, dikkatini başka bir şey daha çekti. 

    Rüzgârlı havalarda sadece ağrıyan başı değildi, eli ile başını yoklarken boyun kaslarına eli gittiğinde orada daha kuvvetli ağrılar hissetti. Sonra onlara sıkıca bastı. Ağrı daha da artıyordu. Garip olan boyun kaslarına basması ile beraber ağrı boynundan başının tepesine doğru yayılıyordu. Boyuna asılan kasların anatomisini bir gün internette incelemeye karar verdi.

    Bulduğu şeyler hem ilgisini çekmiş hem de onu memnun etmişti. Ağrıyan bölgeleri kafasının tepe ve ön bölgesinde ve az miktarda kulaklara uzanan hatta idi. Fakat birçok boyun kası da başta özellikle kafa tepesine ve kulak hattına doğru yapışıyordu. İlginç olan, ağrıyan yerlere değil o kasların köken aldığı noktalara doğru eli ile derin veya yüzeyel bastırdığında ağrı hassasiyeti çok yüksekti.

  Bir kasın ağrı hissi vermesi için kas ile sinir sistemi arasında bir bağlantı olmalıydı. İnternette araştırmalarına devam etti. Kasların vücudun diğer yerlerinden bağımsız organlar olmadığını gördü. İnceledikçe şaşkınlığı arttı Mete Bey’ in. Her şey birbiri ile ilişkili gibi idi. Her organa ve organı oluşturan dokulara uzanan atar, toplar, lenf damarları ve bir de sinir ağı vardı.


  Ağrı ve beraberindekileri biraz daha anlamak istiyordu Mete Bey. Sinir sisteminin kaslarla olan bağlantısını inceledi. Hiç duymadığı dil Latince ile yazılmış terimler. Zorlandı epey. Yine de bulduğu şey şuydu, her hücre kendine özgü giriş ve çıkış kapıları taşıyor. Hücrenin bu kapıdan girenleri ve çıkanları tanıması gerekli. Sonra bir uyarı geldiği zaman uyarı o kapılardan geçen ve çıkan bazı maddelerin eşliğinde bir tepki mesajı oluşturuyor ve o tepki mesajını iletilecek diğer hücre için etki mesajı oluşturuyor. Sonra o da tepki mesajını, diğerinin etki üretmesi için iletiyor. Önce kaslarda dolaşımın bozulması ile başlayan yorgunlukla hissettiğimiz tetik noktaların o kaslarımızda hissettiğimiz düğümlerin çevresinde oluşan laktik asit birikimi, iyi kanlanamama ve oksijenlenememe hali ile oluşan asit kümesi. Buradaki farklı oluşumlar kaslara, onlara uzanan sinirlere iletilmesi ve ardından sinirlerle omuriliğe, oradan beyne taşınması ve ağrıyı algılamamız.






    Demek ki ağrı hissi bizim için hayati bir his dedi Mete Bey. Ağrısını algılayamayan bir insan hayal etti. Olacak iş değildi, kalp krizi geçiren birisi ağrısını algılamaz ise hastaneye yetişmek için bir sebep bulamazdı ve oracıkta hemen ölüverirdi. Ya da apandisiti patlayan bir çocuk, karın ağrısını algılamasa ameliyathaneye yetişemeden kısa bir süre sonra kolayca ölebilirdi. Ağrı insanın hem uyarıcısı hem şifası hem müjdecisi diye düşündü Mete Bey. Kendini bir garip hissetti.

    Sebebi bulduğuna sevindi fakat çözüm ne idi?

   Eli ağrı kesicilere gitmedi bu sefer zaten iki aydır bu ağrı kesicileri kullanıyordu ara ara. Birkaç saat ağrısı kısa sürede azaldıktan sonra ertesi gün ağrıları tekrar başlayabiliyordu. Ağrı kesicilerin kesin çözüm olmadığını anlamıştı. Düşündü. Pencereye yaklaştı. Tam o esnada evin bahçe kapısından girmek üzere olan komşusu Necla Ablasını görmüştü. Yalnız Necla Ablasında bir ay önce şiddetli bel ağrısı vardı, iki büklüm yürüyordu evden çıkarken. Şimdiki gördüğü ile o zamanki arasında dağlar fark vardı.

Necla Ablası’ nı merdivenlerde yakaladı.

-Abla merhaba, nasılsın?

-Çok şükür yavrum. Sen nasılsın?

- İyiyim abla, sağ olasın. Seni çok iyi gördüm, maşAllah. Toparlamışsın, geçen ay en son gördüğümde çok kötü görünüyordun, senin bu durumuna üzülmüştüm.

- Ah sağol yavrum. Çok şükür, gerçekten kötü durumdayım. Bırak pazar alışverişini evimde bir yerden bir yere zor yürüyordum. Doktorum Ali Bey bu bel fıtığı değil, kaslarınla ilgili dedi ve beni fizyoterapist Mehmet Bey’ e yönlendirdi.

-E abla, sonra ne oldu?

- Sonra gittim yanına, gittim ama kapıdan çıkan her hasta permeperişan çıkıyor. İçimden, eyvah, dedim! Hakikaten ilk seans sonrası çok daha acılı bir halde çıktım Mehmet Bey’ in yanından. Yaptırdığı egzersizler seans esnasında yormuştu.

-Bırakmaya mı karar verdin?

-Aslında evet, ilk seansta bırakacaktım fakat Mehmet Bey çıkmadan dedi ki, Necla Hanım ilk 2 seans sabredin, sonrasında çok rahat edeceksiniz, dedi. Bazı egzersizler verdi, onları da evde yapmaya başlamamı istedi. İnanır mısın, üçüncü seans sonrası ağrılarım hafiflemeye başladı! Bir ay oldu neredeyse ağrım hiç yok, kendimi çok iyi hissediyorum, diye ekledi.

-Çok geçmiş olsun, senin adına çok mutlu oldum Necla Abla.

-Sağol yavrum, ben eve geçeyim, yemekleri yetiştirmem lazım, akşama misafir var.

-Tabi tabi. Allah’ a emanet ol, tekrar geçmiş olsun.

Mete sonunda hayatın kendisine verdiği mesajı fark etti ve hemen telefona sarılıp hastaneden Mehmet Bey’ den randevu aldı.

Aradan geçen 2 haftadan sonra Mehmet Bey Mete Bey’ in ilk bir hafta ağrılarının artmasına rağmen bir ay sonra ağrılarının yarı yarıya azalmasına vesile olmuştu. Verdiği egzersizler hem seans esnasında Mete Bey’ e göstererek uygulamış hem de verdiği başka egzersizleri ondan evde uygulamasını istemişti.

Mete Bey dördüncü seanstan sonra evin kapısından içeri girdiğinde kendi kendine söylendi:

‘’Vay be hiçbir şey göründüğü gibi değil. Demek ki gerçek çözümler sancılı başlayabiliyor ama uzun vadede şifa ve mutluluk verebiliyor, sorunu uzun vadeli çözebiliyor. Hâlbuki ne kadar ağrı kesici kullandım, dedim geçer, bu ağrı kalmaz bir iki güne derken. Birkaç kutu ağrı kesici kullanıp organlarıma belki zarar verdim ama ağrım da hemen kesildi fakat sonra geri geldi. Demek ki her çözüm gibi görünen rahatlatıcı, problemin ortadan kalkmasını sağlamayabilirmiş.

Ve sonra ekledi:

 

‘’Nereden nereye?’’





 

Yorumlar

  1. Anlıyoruz ki her gerçek problemin , gerçek bir çözümü var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz daha açık yazar mısınız gerçek problem derken neyi kastediyorsunuz yani o problemin sahtesi de mi var?

      Peki sahte Problemleri nasıl çözeceğiz?

      Sil
  2. Gerçek problemi bulduğumuzda çözüm bir o kadar açık oluyor.

    YanıtlaSil
  3. Gerçek çözümler için insanın biraz mücadele etmesi gerekiyormuş.

    YanıtlaSil
  4. Problemlerimize gerçekçi çözüm bulmazsak anlık çözümler bizi yanıltıyor. Herşey birbiri ile ilişkili ki en ufak organizmadan büyük sistemlerde de bu görülüyor. Belirtileri gördüğümüz de gözardı etmeden doğru hamleyi araştırıp yapmalıyız yoksa zarar görebiliriz.

    YanıtlaSil
  5. Muhammed Yalçın9 Mart 2025 10:29

    Düşünmek insana verilmiş en güzel meziyet. Düşündürdüğünüz ve güzel anlatımınız için teşekkürler 🙏

    YanıtlaSil
  6. Gerçeğin peşinde olunca mutlaka işaret verip ortaya çıkıyor demekki..

    YanıtlaSil
  7. Gerçek çözümün başı bir miktar zor ama kalıcı oluyor

    YanıtlaSil
  8. Tuğçe 🌻9 Mart 2025 11:01

    Gerçek çözüm için önce problemin kaynağını deşifre etmek lazım.
    Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  9. Ağrının aynı zamanda şifaya giden ilk adım olduğunu söyleyen bakış açısı güzeldi..

    YanıtlaSil
  10. İnsan Hayatındaki sıkıntıları ağrıları yada proplemleri deşifre ettiğinde çözümüde bulabilyor. Ama çözüm ilk başta sıkıntı ve ağrılardan daha fazla acı verebiliyormuş. Hımm çok ilginç bir detay bilgi.

    YanıtlaSil
  11. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. Sahte çözümlerle sorunlar düzelmiyor. Malesef bu zamanda bir çok insan bu yanılgıya düşüyor. Gerçek çözümlere ulaşabilmek çok kıymetlidir.

    YanıtlaSil
  13. Toplam fayda için anlık faydalardan vazgeçmek gerekiyor attığımız her ağrı kesici aslında problemi daha da büyüyor

    YanıtlaSil
  14. Ağrıyı hissetmemek onu vareden sebepleri ortadan kaldırmıyor sadece ertelemek için üstünü örtüyor.

    YanıtlaSil
  15. İnsan gerçek cevabın peşinden gittiğinde ulaştığı gerçek paha biçilemez oluyor. Ağrıların kendisi için iyi bir uyarıcı olduğuna insan nasıl ulaşabilirdi yoksa..

    YanıtlaSil
  16. Kısacası evet insanoğlu bu hayatta acı çektiği yerlere hep ağrı kesici gibi anlık çözümler uyguluyor ama bu ona sadece kısa bir süre fayda sağlıyor

    YanıtlaSil
  17. O zaman süreklilikte problemimiz çözülsün diye doğru olduğunu bildiğimiz ama zorlu olan o yola sabretmemiz gerek

    YanıtlaSil
  18. Sahte çözüm yolları işi daha da çıkmaz duruma sokarken gerçek çözümler ilk anda zor gelse de toplamda fayda sağları anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  19. Problemi gerçekten çözmek için insanın sabretmeyi göze alması gerek

    YanıtlaSil
  20. Anlık çözümlerle günü kurtarırsınız, gerçek çözümlerde ise geleceğinize yön verirsiniz

    YanıtlaSil
  21. Anlık çözümler anlık rahatlaticilar toplamda bizi çözümsüz bırakıyor. Faydalı süreçlerin başında ise mutlaka anlık acılar oluyor . Bu anlık acılara katlanabilenler hayattaki problemlerini yatistirmak yerine çözüyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar