İLİŞÇİLERİMUZ OF ABOUT GARADENUZ

 



Güzel bir bayram sabahıydı. Temel, Mehmet ve eşleri Esma ile Fadime Dursun’lara kahvaltıya gelmişlerdi. Erkekler sofrada acı acına beklerken kadınlarda kendi aralarında mutfakta dedikodu yapıyorlardı. Herkes heyecanla Dursun'un eşi Asiye’nin o meşhur muğlamasının olmasını bekliyordu. Dursun da o sırada mısır ekmeğiyle oynarken bir arkadaşlarıyla sohbet ediyor, bir spastik oğlunun çıktığı avizeden ne zaman düşeceğine bakıyordu. Erkeklerin pek umurunda değildi bu durum ama… Ooooo, evet o beklenen muğlama sofraya gelmişti. 

Asiye oğluna, ‘’oğlum in aşa düşecesun delurtme peni, babasu sen de bişe desene aaaa’’ dedi ve Dursun’da; ‘’oğlum cel beraber yemeğimizu yiyelum bak anan muğlama yapmiş’’ dedi. Fakat oğlundan çok hoş bir tavır alamadı, ‘’baba yok ben istemeyrum aç değilum’’, Temel’de oradan atladı, ‘’ula uşağum cel işte da kızdirma bizi’’, ufaklık Ali’de; ‘’ana pepeyi aç yerken seyredeyum.’’ Evet Dursun’un oğlu Ali 6 yaşındaki şımarik bir uşaktu. Yani bu durumu pek kontrol altına alamamışlardı ama bir konuda şanslılardı ki, bugün Ali’nin yaptıklarına ve olanlara, kahvaltı sonrası Uzman Profesör Doçent Psikolog Temel de müdahale edecekti. Ama şuan edemezdi aynı zamanda babası Dursun da şuan uğraşamazdı çünkü sofrada ciddi bir sanat eseri vardı. Kısa bir muğlama, yani reklam arası, reklamlardan sonra devam edecek… 




Reklamlar: Sizin de mi kurtlu bir oğlunuz var, o da mı yerinde duramıyor, ne yapacağınızı bilemiyor musunuz? Siz de Temel gibi Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerine gelip bu duruma bir el atabilirsiniz, ya da çocuğunuza tüm vaktinizi harcar muğlamayı kaptırırsınız, karar sizin. 

Evvet, kahvaltı sona ermişti ve çay aşamasındaydılar. Temel uzman bir psikolog filan değildi ama gidiyor olduğu Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerleriyle, hayatına gerçek anlamda bir çekidüzen vermişti. Birçok alanda çevresinin imreneceği kıvamında bir hayata sahip olmuştu, insanlar da doğal olarak problemlerini ona danışmaya başlamışlardı. 

‘’Ula Temel bu uşak niye pöyle yapay? Ne ettumse adam edemedum bu uşağu’’ dedi Dursun ve Temel’e ne yapabileceklerini sordu. Temel ise, ‘’senun yapman gereken bişe yok gardaşum tam tersune yapmaman gereken çok şey var. Ha bu cocuğun her isteduğuni yaparsan bu cocuk gitgude şimarir. Sorun cocukta değulki sen bu çocuğa az net davran, her isteduğuni yapma yeter.’’ dedi. Sonra araya Mehmet girdi ve ‘’ula sen bu uşağu birak caminin avlusuna gaç ne olacak yenusuni yaparsun’’ dedi fakat Temel araya girip, ‘’yok la nereye birakip gaçiyor ha bu uşak eve Dursun’dan önce gelur’’ dedi. 



Gülüştüler biraz fakat Dursun Temel’in dedikleriyle gerçekten şoka girmişti çünkü şu ana kadar çocuğunun her istediğini yaparak ona iyilik yaptığını zannediyordu ama işin özünde kendi çocuğuna istemeden kötülük yapıyormuş, bunu fark etti. Misafirler gittikten sonra eşi Asiye’yle konuşup bir karar aldı. ‘’Karicum, ben Temel’le koniştum, biz bu uşağun her isteduğuni yaparak büyük hata etmişuz’’ dedi. Asiye de, ‘’e ne yapacağuz o zaman’’ dedi. Dursun da, ‘’ha bu uzaktaki cami var ya, ona birakip gaçacağuz yakina birakirsak bu geru döner…’’

Yorumlar

  1. Demek ki neymiş insan her istediğini yaparak evladına aslında büyük bir kötülük yapıyormuş

    YanıtlaSil
  2. İnsanın her istediği yapıldığında kendisini hiç olmadık yerlere götürmeye başlıyor ne yazıkki.

    YanıtlaSil
  3. Yapacağun varsa bile çocuğun istedu diye yapma. İşin sırrı uşağum

    YanıtlaSil
  4. Bayram sabahının kahvaltı arı güzel olur sohbete güzel Temelin tavsiyelerde güzel ama Dursunun tavsiye den çıkardı ğı kedi egosun na uygun olmuş 😀

    YanıtlaSil
  5. Ancak dengede kalarak mutlu olabiliyor insan. Ne acı bir tecrübe çoğumuz uzun yıllardan sonra öğreniyoruz bunu. Miktarı artırararak insanları mutlu edemediğimizi.

    YanıtlaSil
  6. Ha bu yazuyu yazan uşak neler yaşamış daa. Ama doğru bir çıkarım yapmış... Her istediğimizi alan yolu bilmeyen uşaklar azıyor daaa.

    YanıtlaSil
  7. Camiye bırakmak fena fikir değil :)

    YanıtlaSil
  8. O çocuğu 1 hafta getirin anneme verin asker gibi olur çıkar ... :) :)

    YanıtlaSil
  9. Karadenizde de Akdeniz’de de çocuk yetiştirmenin kuralları değişmez. Kıvamı bozduğumuz anda herşeyi bozarız. Tüm ilişkiler denge üzerine kurulmalıdır.

    YanıtlaSil
  10. Demek ki neymiş ilişçulerde miktar önemliymiş :)

    YanıtlaSil
  11. Bu uşaklar neden böle yapiyi şimdu anlaşuldi.

    YanıtlaSil
  12. Çocuklarımıza kıyamıyoruz ama onların iyiliği için bazı şeylerde isteklerini kabul etmememiz gerekiyor. Ne kadar ısrarcı olurlarsa olsunlar net kararımızdan vazgeçmezsek sonunda pes edeceklerdir.

    YanıtlaSil
  13. Güzeeelll Dursun meseleyi anlamış.🙃 Ama sorun Temel' de, Hoca yı tam anlamamış. Hoca her zaman sizi en yakınlarınız anlamıyacak çocuklar der. Temel kıvam değil bölge sapması yapmış.😉

    YanıtlaSil
  14. Çocuk her yerde çocuk yetiştirme her yerde aynı, kurallar değişmiyor sadece değişen insan

    YanıtlaSil
  15. Ne zaman anneler, babalar evde ' ay kıyamıyorum' sendromunu aşacak kararlar alır, bedeller öderler ise...bu tür tablolar biraz da böyle aşılır)

    YanıtlaSil
  16. Bıraktığınız caminin imamına yazık değil mi? :))

    YanıtlaSil
  17. Demekki neymiş çocuğun her istediği yaparak zannettiğimiz gibi pek de iyilik yapmıyormuşuz...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar