GAZZE YAZI DİZİSİ 6: UZAK ŞEHİR
Yine doğuda çekilmiş çok güzel bir yaz filmi. Cengiz koltuğuna yaslanıp keyifle takip ettiği filmin fragmanına bakıyordu.
Posta ile gelen tebligatla ağzının tadı kaçtı.
Alacaklısı mahkemeye vermiş. Üç ay oldu imalata yeni bir iş alamadım. Ev kirası, esnaftan aldığı borçlar, faturalar derken hayatı boyunca yaşamadığı büyük sıkıntıların içinde bulmuştu kendisini. Artık hareket edebileceği hiç alanı kalmadı kendisini ilk kez bu kadar çaresiz hissetmişti.
Cengiz’i asıl üzen ise kardeşlerinin bu duruma bu kadar duyarsız kalmaları. Yaşadığı sıkıntıları bilmelerine rağmen görmezden gelmeleri. ‘’Biz kardeşiz nasıl olurda elini uzatmazlar...’’ iç çekişleri vardı kalbinde.
Cengiz’in iki küçük çocuğu vardı onlara yokluğu hissettirmek istemiyordu ama artık evine yemeklik alacak parası bile kalmadı. Çocuklarının bu durumunu görmezden gelen kardeşlerini düşündükçe sanki kaburgaları kırılmışta kalbine saplanmış gibi hissediyordu. Çaresizlik ve ne yapamayacağını bilemeyişi ile tekrar televizyonda kanalları gezmeye başladı. En azından sıkıntılarını televizyonda izlediği dizilerle unutuyordu bir müddet.
Televizyonda gördüğü görüntüyle, bir anda yüreğine bir ok saplanmış gibi baka kaldı. Her gün gördüğü görüntüler izlediği haberlerde defalarca görmüştü bu kareleri. Ben nasıl bu kadar kör olabilirim diye gözyaşları yanağından süzülmeye başladı.
Sadece kardeşleri değilmiş aslında çaresiz bir insanı görmezden gelen. Kendisiymiş aslında kör, sağır, dilsiz olan gerçek kardeşlerine.
Televizyonda terk edilmiş yalnız bırakılmış kardeşlerinden görüntüler. Saatlerce çıplak ayaklarıyla kucağında yaralı yavrusunu hayatta tutmaya çalışan Gazze’li bir annenin feryadı.
Nerde bizim kardeşlerimiz?
Nerde bizim kardeşlerimiz?
Nerde bizim kardeşlerimiz?
Çaresiz bir anne.
Gözleri yaşlı.
Kucağında kanlar içerisinde yavrusu.
Kardeşleri uzak şehirlerde.
Yüreğine kor düşüren yer de tam burası. Kuyuda bırakan, görmezden gelen, kardeşler...
Her şehre güneş bir sabah mutlaka doğacaktır, taaki o güne kadar. O gün geldiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü güneş beklediğimiz yerden doğmayacak.
Şimdi ne göklerde Ebabiller, ne rüzgar, ne bir ses...
O çaresiz annelerin feryadını duyan kardeş bilmediğimiz başka yüzler, başka kokular, başka şehirler…
Evet güneş kutlu şehre ilk kez doğudan doğmuyor. Çünkü Habil olamayanlar Kabil oldular.
Halbuki saflar net bir şekilde ayrılmıştı;
Gazze’de yalnız bırakan kardeşler,
Gazze’de hiç yalnız olmayan anneler, çocuklar babalar…
Bakmaktan görmeye, duymaktan işitmeye, dokunmaktan hissetmeye giden bir yol var… biliyorum..
YanıtlaSilİnsanlar çok acımasız derken kendi acımasızlığını unuttu insan.
YanıtlaSilGayrimüslimler , müslümanlardan daha çok hatırladı Gazze' yi..ne kadar ironik..
YanıtlaSilBelkide çaresizlik değildi yaşadıklarımız bi görmezden gelme yada geçmişte hasıraltı ettiklerimizin şu anda ki yansımasıydı hareket edemeyişimiz.
YanıtlaSilBakamıyoruz ki artık tv'deki görüntülere, sosyal medyadaki fotoğraflara. Ne geliyor ki elden dua etmekten başka...
YanıtlaSilTüm müminler kardeştir ama mümin kime nedir ? Bizim gazzede olanlara olan bu sessizliğimiz imanimizda olan eksikligimizdendir. Çünkü müminler kardeştir ve gazzedeki insanlar muminlikleriyle ilgili delillerini tek tek ortaya koymuştur. Gazze ortaya delil koyma yeridir . Ya Habil olucaz , ya Kabil
YanıtlaSilNerede insanlık, nerede hak, nerede masum çocukların savunucuları...
YanıtlaSilHarika bir betimleme olmuş maaşallah gerçekten de insan varlık içinde yalnız kalabilir yokluk içinde Allah yanındaysa yalnız hissetmeye bilir ve zann etmeyelim ki Gazze'yi görmezden gelmek bizim yanımıza kalır
YanıtlaSilGerçeği görebilenlerden ve kardeşlerinin yanında durabilenlerden olmayı umarım
YanıtlaSil