GAZZE YAZI DİZİSİ 7: İÇ SESLER VE DIŞ DÜNYA



Sabah 6:45


Uğur her gün çıktığı yürüyüşlerinden birini yapıyordu. Rutinlerinden biri idi yürüyüş yapmak. Nedense yürüyüş yaparken iç dünyasında düşünceleri ile baş başa kalmayı seviyordu. Bazen düşündükleri onu üzer, heyecanlandırır, gülümsetir, motive ederdi. Bazen de iç dünyasında konuşmalara imkan vermeyecek şekilde dış dünyayı gözlemleyerek yürüyüşünü tamamlardı. Bu pazar sabahı herkes sıcacık yatağında uyurken Uğur tempolu yürüyüşünü yaparken bir yandan da kendisini dürten iç huzursuzlukla mücadele ediyordu yürürken. Hemen bulunduğu mahallenin kafelerinden birinin açılmış olduğunu gördü. Oradan bir kahve aldı. Yakınlarındaki parkı gözüne kestirdi. Yürüyerek kahve içemezdi. Kahvesını aldı, yavaş adımlarla parka girdiğinde gözüne kestirdiği ilk banka oturdu. Oturur oturmaz yeni yapılan 30 katlı iş merkezinin ortalarında yer alan bir bilgisayar firmasının dış cephesine astığı dijital panodaki bir yazı gözüne çarptı.


’Bamvidia’ marka ekran kartı ile oynadığınız oyunları yaşıyormuş gibi oynayacak ve oyunlarınızı bırakmak istemeyeceksiniz.


Uğur bir durdu. Garipsedi ama ilk başta neden olduğunu anlamamış gibiydi.Elindeki sıcak kahveden bir yudum aldı. Oturduğu yerde başını yere doğru eğdi sonra tekrar kaldırdı. Geçen haberlerde bu marka ekran kartının yapay zeka teknoljisi üzerinden İsrail’ de askeri teknolojilerin geliştirilmesine destek verdiğine dair bir habere denk gelmişti. Yapılan iş anlaşması dışında 15 milyon dolar mı bağışamışmış, neymiş!… İsrail’ in Gazze savaşı için. Yüzündeki ifade donuklaştı. Elindeki kahveye baktı. Starbok içmeyi severdi Uğur. Bazen iş yerindeki kısa 15 dakikalık çay -kahve molalarında da binanın en alt katına inmekten erinmez kahvesini alır, tekrar yukarı çıkardı. Starbok markasının 23 Nisan için yapılmış instagram postunda  bir kız çocuğu elinde Starbok markası kahve bardağını tutuyor ve gülümsüyordu. Postun hemen üst kısmına şunu yazmışlardı ’Neşe ile doluyor insan!’.  Starbok’ un da arkadaşlarının bazıları tarafından boykot edildiğini şahit olmuştu. Hatta Uğur onların bu boykot çağrısını duyunca demişti ki, ya tamam kendinize göre mantık olarak haklısınız ama boykot ederek mi durduracaksınız bu savaşı! Sonra arkadaşlarından birisi mülteci kampına atılan bomba sonrası kafası kopmuş bir çocuğu elinde çığlıkla taşıyan babanın videosunu gösterdi Uğur’ a. Uğur görür görmez yüzünde bir tiksinme ifadesi ile telefonu itti, evet evet, bu yapılanlar doğru değil sonra üzerine ekledi, ama marka boykot ederek de bu iş olmaz!


Uğur oturduğu yerden derin bir iç çekti. Elinde kahve , evindeki ve ofisindeki bilgisayarın ekran kartı, markası, işletim sistemi, evine giren kola, giydikleri, kullandığı araba vd. Düşündü, düşündü. Elbette çocuklar ölmesin ama boykot ederek de savaş durmaz ki, diyen iç sesini duydu. İç ses vardır, negatiftir. İç ses vardır, pozitiftir. Biri çok konuşur, bazen takıntılı olur, insanı anlık istekleri ilişkili hazlara götürür. Birisi vardır, pozitiftir, fayda ve anlık acı barındırır, az konuşur, farkındalık gelişince birden sesi kesilir. Uğur iç sesini duydu ama bir de kalbi az az sıkışıyor gibi hissediyordu kendini.




Yediği, içtiği, giydiği, kullandığı her ne ise hayatından bir an çıkarmayı ilk o an düşündü. Nasıl yapacaktı? Evet, mantıklı buluyordu bırakmayı ama bırakmak istememe ile ilgili içinde direnci vardı. Tükettiklerinden haz alıyordu. Bu hazzı terketmek istemiyordu.


Bunlar zihninde gidip gelirken yerdeki bir karınca gözüne ilişti. Yaklaştı, kahveyi bankın üzerine koydu, yaklaştı. Karıncanın üzerinde bir bisküvi kırıntısı vardı. Uğur karıncaya baktı, taşıdığı kırıntının neredeyse 10 da biri boyutta idi ve karıncanın hareketlerini izlerken farkettiği detaylardan biri. Karınca çok zorlanıyor ama pes etmiyordu. Kim bilir bunu nereden aldı nereye taşıyordu. Sonra birden bir iç ses daha duydu, üstelik ezilebilecek olmasına rağmen… Bu sesi de tanıdı, o nadir konuşan, konuşursa pozitif konuşan sesiydi bu. Yani nadir seslenmelerinden birini yaptı ve sustu.


Uğur bir an durdu. Karıncadan bakışını kaldırdı, parkın ağaçlarına bakarak daldı, insanları ve kendini düşündü. İnsan hayatında taşımak zorunda olduğu yüklerini, sorumluluklarını düşündü? İnsanın da böyle yükleri vardı ama hiç şu açıdan bakmamıştı: Her an ölebilecek olmasına rağmen kim sorumluluklarına bu kadar adanır ki! Sonra yüzü asıldı, mırıldandı. Benim bile garantim yok 5 saniye sonra, dedi ve ekledi, haklı olup da sesi gür çıkan ama sayıları az olanlar mı, yoksa haksızlığını bilip sesi cılız olan sayıları çok olanlar mı? Ölüm aklına gelirdi ama ölümün gizli bir motivatör olduğunu hiç farketmemişti. Haklılar ölümden, haksızlar kadar korkmuyorlar, dedi. Haksızların bir durumunu daha farketti, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi kaçıyorlar gerçekten, dedi ve elindeki kahve kutusu ile beraber eli birden gevşer gibi olunca yere düştü ve döküldü.


Uğur o gün işe gitmek istemedi. Tüm sosyal medya ve internet ağlarını karıştırdı. Galiba bu boykot işini kıvıracaktı. Bunu yapmak istiyordu. Ne kadar? Biraz biraz. Kola ve kahve ile başladı. Alternatifleri vardı. Sonra insanlık için sessiz ama derinden giden bir sloganı paylaştı seslice: Bir kurşun da ben sıkmayacağım masum çocuklara, dedi.

 





Yorumlar

  1. Sen boykotla sadece yönünü belirliyorsun...
    Benim bir bardak kahvemle yada bir kutu içeğeğimle hiç birşey olmasa bile karınca misali yönümü tarafımı belli ediyorum... Bu savaşta mazlumun yanındayım diye....

    YanıtlaSil
  2. Hayatta böyle aslında insan birden büyümüyor, birden olgunlaşmıyor. Bunların hepsi küçük küçük oluşan ama sürekliliği olan adımlarla oluyor hem iyi davranışlarımızda hem de kötü davranışlarımızda neyi bu hayatta küçümsersek onunla ilgili sıkıntılar yaşıyoruz toplamda. Hem ne güzel söylemiş atalarımız damlaya damlaya göl olur

    YanıtlaSil
  3. Sadece 1 kurşun mu? dedi insanlık ve

    Milyonlarca insan öldü.

    YanıtlaSil
  4. Ve bu karıncalardan çok fazla olduğunda insanın tahmin edemeyeceği kadar kırıntı olabiliyor
    Herkes kendi düşeni yapsa zaten bu firmalar git gide iflasa doğru gider dünyada kayıtlı bir milyardan fazla müslüman olması lazım sadece bu kitle yapsa bile çok şey değişir

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar