KİM GİTTİ KİM KALDI
Serüven başlıyor.
İlk insan yeryüzüne ayak bastı. Adem insanların ilki.
Aslında daha önce başladı bu öykü. İlk düşmanlık daha dünyaya ayak basmadan.
Dünya hayatında başlayan ilkler.
İlk tohum ekildi toprağa, ilk kurban sunuldu ikram sahibine.
İlk kan davası, ilk haset, ilk pişmanlık, ilk evlat acısı.
İki kardeş biri isteklerine esir oldu, bir diğeri isteklerini esir aldı.
İlk cinayet, İlk pişmanlık başladı.
İlk kez bir insan doğadan deneyim transferi yaptı.
Bir kargaya bakıp toprağa insan nasıl gömülür onu öğrendi.
Seçimler yapıldı, kararlar alındı biri Habil bir diğeri Kabil olmayı seçti.
Lokman, “Ey yavrucuğumé deyip öğüt nasıl veriliri nesillere anlattı.
Her canlıdan ordusuyla rüzgarları arkasına alıp Süleyman geçti.
İnci mercandan köşklerde yürüyen Belkıs’ta geldi ve geçti o saraylardan.
Ve ilk kez gök sularını saldı, toprak suları tuttu
İlk gemi, ilk sel felaketi.
Nuh geçti gemisiyle bir kavim suların altında yok oldu.
Bir dik duruş Musa’nın öyküsü başladı. Firavuna zalime dik duruş.
İlk değildi belki ama bir nankörlük öyküsü vardı asayla ayrılan denizi aşanlarda.
Öykü burada bitmedi.
Bir babanın gözyaşları kör etti gözlerini. Kardeşlerin ihaneti köle etti bir kardeşi.
Teslimiyeti sultan yaptı onu saraylara.
Yedi yiğit bir zalime dik durdu mağara onların kalkanı oldu.
Zalime dik duran gençlerin öyküsü her gence nesillerce örnek.
Ne bir kuyu ne bir mağara, son kez kalkan olmayacak yiğitlere.
Süleymanda geçti bu dünyadan Firavunda geçti
Musa ile Harun, Yusuf ile Bünyamin geçti ve kuyuya terk eden kardeşleride geçti.
İbrahim yürüdü bu yollarda tek başına, ateşin yandığı ama yakmadığı.
Nemrutlarda geçti.
Yedi Havari bir İsa göğe yükseliş ölmeden.
Âlemlere rahmet geldi ve geçti.
Ona ihanet edenler ona itaat edenler hepsi geçti.
Habil’de Kabil’de başlayan her şeyin biteceğini biliyordu.
Musa da biliyordu Firavun da, Son elçide biliyordu.
İlk insan Adem, ilk isyan Şeytan…
Onlar da biliyordu başlayan her şey bir gün biter.
Ve şimdi biz de biliyoruz başlayan her şey bir gün biter.
Herkes kendi Habil’ini kendi Kabil’ini seçecek.
Herkes kendi tarafını oluşturacak.
Şimdi yön bulma zamanı…
Kerem olana ikramda bulunabilecek miyiz? En sevdiğimizi.
Vazgeçişlerimiz olabilecek mi?
Bizim için yarılacak mı deniz?
Yoksa üstümüze mi kapanacak?
Şimdi yön bulma zamanı…
Kardeşlerimize Yusuf mu olacağız?
Yusuf’a kuyu mu?
Hangi ihanet peygamberi gökyüzüne çekti?
Hangi ihanet peygamberi şehrinden gözleri hüzünle çıkarttı?
Şimdi yön bulacağız…
Hepimiz biliyoruz ki başlayan her şey biter.
Yeniden Yusuflar, İbrahimler yetiştirebilecek miyiz?
Nasıl bitireceğiz bu öyküyü…
Yoksa…
Başlayan her şey bitmez mi?
Güzel Özetlenmiş her öykünün biteceği gibi bizim öykümüz de son bulacak. Verdiğimiz tepkiler yönümüzü belirleyecek
YanıtlaSilGüzel yazı teşekkürler. Şunu hatırlatmak isterim Kehf 22.ayet
YanıtlaSilHayırlı izler bırakmak ümidiyle.. hayırda olan yönümüzün, hayırlı izleri..
YanıtlaSilTek gerçeğimiz, bir gün ölüm gelip çatıyor. Bu gerçek karşısında akıbetimizi yönümüz belirleyecek, mutlak olan yönümüz. Yönümüzü bulanlardan olalım inşAllah.
YanıtlaSilÇok güzel yazılmış gerçekten harika bir şairanelik var gerçekten de binlerce yıl bile geçip gitmiş
YanıtlaSilŞimdi yön bulma zamanı...umarım dilerim doğru yönü bulmak ve ilerlemek nasip olsun
YanıtlaSil