YEŞİL DENİZDE 3-0
Takım, sezonun ilk maçına hızlı başladı. Rakibin şaşkınlığı açıkça hissediliyordu. Kendi sahasında top çevirip rakibi yormaya çalışan bir takıma alışmışlardı yıllardır. Arda, başlama düdüğü çaldığından bu yana topu devamlı olarak ileriye sürüyor, çapraz koşu yapan arkadaşlarını bulmaya çalışıyordu. Ara pasın mümkün olmadığı, topu forveti aktaramadıkları durumlarda, arkadan bindiren John ve Semih uzaktan şutlarla kaleyi yokluyorlardı. Yetmezmiş gibi takıma yeni sezonda katılan sağ bek Carlos zaman zaman sağ kanattan olağanüstü bir süratle topu rakip sahaya taşıyordu.
Takımdaki taktik değişikliği, yaz kampındaki yeni İtalyan teknik adam Marcello'nun stratejisiydi. Sürpriz avantajını kullanmayı en başından beri hedeflemişti. Ve işte, taktik işe yarıyordu. Arda'nın ceza yayına sokulup, arkadan bindiren Semih'e bıraktığı top, onbirinci dakikada ağlarla buluştu. Sezonu gol ile açmanın sevinciyle bütün takım teknik adama koştular. Daha onbirinci dakikada skoru bulmuşlardı, herkes soluk soluğa birbirine sarılıyordu. Takım sahaya geri dönerken antrenör Emre'nin, Marcello'ya bir şeyler fısıldadığını kimse farketmedi. Hızlı oyun karşısında afallayan rakibe ikinci gol yirmisekizinci dakikada Carlos'un deparı sonrası ceza sahasında topla buluşan Diego'dan geldi. Hemen ardından dakika otuzbeşte Arda, sol kanattan kaleye hızla sokulup ver-kaç sonrasında topu ağlarla buluşturdu. Tribünler çılgına dönmüştü. Stad tezahüratlarla inliyordu. Dakika otuzbeşte skor 3-0 olmuştu. Rakip bu yoğun hücum oyunu karşısında ancak birkaç kontra atak deneyebilmişti. Arda ve takımı hızlı oyunu aşina olduğu için savunmada hızlı kapandı ve ataklar sonuçsuz kaldı. Kırkbirinci dakikada sol kanattan bir kontra daha gerçekleşti. Takım savunmada biraz yavaş kaldı. Neyse ki defansta Mert ve rakip sahadan depar ile geri dönen Carlos üçe karşı iki eksik oldukları pozisyonda skoru engelledi. Sadece küçük bir yorgunluk belirtisiydi. Neyse ki birazdan devre arası başlayacaktı. Bu enerjilerini toplamaları için yeterli olurdu.
Kulaklar hakemin ilk yarıyı bitirecek düdüğünü beklerken, rakip takımın kalecisi degajla topu sol kanattaki rakip oyuncuya yolladı. Bir önceki atakta topu rakip sahaya taşıyan Carlos'un mevkisiydi burası. Ancak Carlos henüz geri dönmemişti. Ataktan dönen orta saha oyuncusu, rakip sol kanat oyuncusuna yetişmeye çalıştı ancak nefesi kesilince geride kaldı. Neredeyse bütün takım hem skorun hem yarının bitecek olmasının verdiği rahatlık ile atağa çıkmıştı. Savunmada yine Mert vardı. Ancak bu sefer üç rakip oyuncusuna karşı tek kişiydi. Kaleci ve Mert'in bütün çabalarına rağmen dakika kırkdörtte rakip takımın golüne engel olamadı. Mert, Carlos'a doğru koşup bağırmaya başladı. Rakip takım oyuncuları onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Arda, Mert'i uzaklaştırmayı denedi. O esnada takım arkadaşlarının Carlos'a sinirli gözlerle baktığı dikkatinden kaçmadı. Bu iki olmuştu. Niye defans aynı hatayı tekrarlıyordu?
Hakemin +7 dakikayı işaret etmesiyle maç devam etti. Takım tempoyu azaltarak da olsa ilk yarıyı tamamladı. Devre arasında 3-1'in harika bir skor olduğunu hatırlattı teknik adam Marcello. Moral verici bir konuşmayla takımı sahaya geri döndü. Soyunma odasından en son Mert çıktı. Üstünde formasının olmadığını farkedince geriye döndü. Kapıya yaklaşınca antrenör Emre ve teknik adam Marcello'nun tartıştığını duydu.
"Marcello sana söyledim, tekrar söylüyorum. Bu tempoyu devam ettiremezler. Takıma kendini sevdirmek için en zorlandıkları konu olan kondisyon antrenmanları bitmeden "Bu kadarı yeterli." dedin. Yaz kampında kondisyon antremanlarında hedeflere Carlos dışında kimse ulaşamadı."
Marcello: "Ne yapsaydım? Carlos dışında kimse devam etmek istemiyordu. Ben kafamı çevirdiğimde herkes oyalanmaya başlıyordu. Zaten çalışmayacaklardı, ben de bunu en azından onlarla daha iyi anlaşmak için kullandım."
Emre: "Yorulan oyuncuları çıkarıp, defansif oyuncuları oyuna alabilirsin. Hem zaten takım yıllardır bu taktiğe alışık. Daha kolay uygulanabilir."
Marcello: "Sen ne dediğinin farkında mısın? Golcüleri dışarı çıkarmak mı? Hem de devre arasında! Sonrasında bir daha sözümü dinlerler mi sanıyorsun? Hem "Marcello eski taktiğe geri döndü." dedirtmem. Yönetimin bunu sözleşmede fiyat kırmak için kullanmasını hiç istemiyorum." dedi ve sahaya giden koridora doğru sert adımlarla ilerledi. Arda hemen tuvalet kapısından içeri süzüldü.
Herkesin gittiğinden emin olduktan sonra formasını alıp sahaya döndü. Aklında kondisyon antrenmanında Carlos'la çok ciddi olduğu için dalga geçtikleri anlar vardı. Takım ikinci yarıya yine hızlı başladı. Dakika atmışta Arda, çapraz koşu yapan Semih'in koşu yoluna harika bir ara pas yolladı. Hareketlenen Semih'in nefesi deparın yarısında kesilince araya rakip defans girdi. Aldığı topu uzun bir pasla doğrudan orta yuvarlağın sağına kaçan rakip forvete yolladı. Bu ani kontra karşısında Arda'nın takımındaki orta saha oyuncuları geriye doğru hareketlendiler. Ancak forvet aradaki farkı açmaya devam ediyordu. Rakip forvetin kaleci Demir ile karşı karşıya kalmasına ramak kala ters kanattan yetişen Carlos harika bir yatarak müdahale ile topu orta yuvarlağa geri yolladı. Herkes derin bir nefes almışken, orta saha oyuncuları arkalarından depara başlayan rakip oyuncuyu fark edemedi. Arda var gücüyle geliyor diye bağırsa da artık çok geçti. Dönen top ile buluşan rakip oyuncu kalesinden çıkmış olan Demir'in üstünden aşırtma bir vuruş ile skoru 3-2'ye getirdi.
Carlos takım arkadaşlarına baktı. Derin bir nefes aldıktan sonra gülümseyerek, "Haydi devam, hala öndeyiz!" diyerek takım arkadaşlarına seslendi. Arda dahil herkes kafasını öne eğmişti. Maçın kalanında her şey çok hızlı ilerlemeye devam etti ancak rakip takım lehine. Tempoyu yakalayan rakip savunmada kalmaya ve Arda'nın takımına bilerek hücum ettirmeye devam etti. Ancak takımdaki ayakta kalan tek kişi olan Carlos'u iki rakip oyuncu tutuyordu. Diğer oyuncular tükendiği için artık ara paslar boşa çıkıyordu. Arda topu alıp takımı hareketlendirmek için ilerlediğinde nefes nefes nefese kalıp etrafına bakıyordu. Ancak arkadan bindiren John ve Semih, forvet Diego ile rakip defansın arasında hareketsiz bekliyordu. Kimse pas için kaçmaz olmuştu. Arda sık sık kendini rakip sahada yalnız halde buluyordu. İsabetsiz ara pasları iyi değerlendiren rakip, hızlı kontraya çıkıyordu. Rakibin skoru eşitleyen üçüncü golü dakika yetmişte geldi. Sonrası tam bir kabustu. Rakip takım kendi sahalarına çöktü. Topu istedikleri gibi çeviriyorlardı. Arda ve takım arkadaşları defansa kapanmaları gerektiğini idrak edemeden yetmişbeşte dördüncü golü yediler.
Arda, teknik adam Marcello'ya doğru koştu. O esnada 3 oyuncunun maça girmek için beklediğini gördü. Bunlar devre arasında Emre'nin bahsettiği oyunculardı. Ama artık çok geçti. Sonradan giren oyuncular, ve takımın defansa kapanması sayesinde skor açılmadı ve maçı 4-3 kaybettiler. İlk yarıda mutlulukla coşan tribünlerden çıt çıkmıyordu. Takımdaki herkes nefes nefese, kan ter içinde ağır adımlarla soyunma odasına ilerledi. Ancak Marcello gelmedi. Hiç kimse konuşmuyordu. Takım, özellikle maçın son dakikasına kadar koşan Carlos ile göz göze gelmemeye çalışıyordu. Herkesin aklında yaz kampında Carlos ile dalga geçtikleri anlar vardı. Yüzleri utançtan kıpkırmızıydı, nefes nefese kalmaktan değil.
Antrenör Emre "Evvet çocuklar!" diyerek girdi soyunma odasına. "Harika bir başlangıçtı. Ancak kapanışı iyi yapamadık. Tatile çıktığımızı düşünün. Ege sahillerine varmak üzereyiz. Tepeyi aştık ve deniz olanca güzelliğiyle karşımızda. Tam o esnada takım otobüsünün benzini bitiyor. Tepeyi aşmak zor olandı, bunu başardık. Ancak denize ulaşmak için hala yolumuz var." dedi ve ekledi. "Hafta sonundaki kondisyon antrenmanına herkesi vaktinde istiyorum. Carlos, sakın geç kalma!" diye devam etti yapmacık bir kızgın yüz ifadesiyle. Carlos aksanlı bir Türkçe ile "Emredersin komutanım!" diyerek asker selamı verince herkes kısık bir sesle de olsa bir kahkaha koyuverdi. Ufukta deniz onları bekliyordu. Kondisyon antrenmanı için ilk defa sabırsızlanıyorlardı...
Baskı yokken ne hazırlarsan, baskı anında ortaya çıkar..
YanıtlaSilHamlelerini aşama aşama yaparsan ve gücünün tamamını kullanmayıp rakibinden gizlersen rakibin seni çözemez ve oda tedirgin olur. Bu sebepten gizli olan güçlüdür
YanıtlaSilİnsanlardan bazıları vardır, sonucu ister, ama sonucun bedelini o kadar istemez
YanıtlaSilÇok güzel anlatılmış gerçekten spiker böyle anlatamaz
YanıtlaSilBazen dalga geçilmeden biyerlere varamazsın