Ana içeriğe atla

DENGESİZ OYUN


Birol her gün olduğu gibi çalıştığı şirkete gitmiş ve karar vermesi gereken bir konuda mantıklı olduğunu düşündüğü şekilde kararını vermişti. Yapmaması gereken bir şeyi, şirketinin faydasına olduğunu söyleyerek yapıyordu. Tıpkı son zamanlarda çok sık yaptığı gibi…

Hayatında iş dışında yapması gereken, halletmesi gereken işler de bir hayli birikmişti. Fakat verdiği tavizlerden dolayı ailesine, özel işlerine ayırması gereken zamanında da şirketin işlerini yapar duruma gelmişti. Bu durumun kendisini rahatsız ettiğini, kurtulmak istediğini dile getiriyor olsa da aynı şekilde davranmaya devam ediyordu. Değişen bir alışkanlığı daha vardı, şirkette haklı olduğu halde başkası ile çatışacağı, karşı karşıya gelme ihtimali olan durumlarda hemen geri çekiliyordu. 

Birol’a bunu yaptıran şey neydi?

Neden işler yolunda gitmiyordu?

Aslında öykü yıllar önce başlamıştı. Evi olmasına rağmen küçük olduğu düşüncesiyle, eşine de hayır diyemediği için yeni kiraladığı sitedeki evinde huzur bulmayı ummuştu. Zaman içerisinde sitenin diğer sakinleri ile kaynaşmış, ilişkisini ilerletmişti. Tabi kendisi gibi hem eşi hem çocukları sitedeki arkadaşları ile iyi ilişkiler içindeydiler.

Sitenin bulunduğu bölgede ikamet eden insanlar belli bir gelir seviyesine sahiplerdi. Hem o bölgede hem de o site içerisinde oturmanın bir bedeli vardı. Eşi çalışmadığı için gündüzleri çocukları okula bıraktıktan sonra müsait vakti olduğundan dolayı sitedeki diğer kadınlarla sohbet ediyor, takip ettiği dizileri rahatça izleyebiliyordu. Zaman içerisinde İrem’in kıyasları değişmeye başlamıştı…

Sohbet ettiği kişilerden bazıları dubleks evde oturduğu için kendisi de onu istemeye başlamıştı. Asıl problem mevcuttaki evlerinden oraya geçtiklerinde masrafları artmış olacağı için eşi Birol’u bu sürece nasıl ikna edeceğiydi. Bir yolunu buldu ve ikna etmeyi başardı. Artık çok daha büyük bir evdeydiler ve gelen misafirleri ağırlarken zorlanmıyorlardı. Çocuklarına ayrı ayrı oda verebildikleri için de evde yer ile ilgili huzursuzluk olmuyordu. Ancak farklı yansımaları vardı.

Birol’un masrafları artmıştı. Bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyordu fakat işini sevdiği halde maliyetleri artmıştı ve daha fazla kazanacağı bir iş arayışına girmek zorunda kalmıştı. Bir yandan çalıştığı işte de aksilikler oldukça işini kaybetmekten de korkar hale gelmişti. Çalıştığı yerden daha fazla kazanabileceği bir işyeri bulamadan ayrıldığı anda çok ciddi sıkıntıya gireceğini düşündüğü için olumsuzluklara doğru tepki verememeye başlamıştı. 

Geri alamadığı jestler verdiği tavizlere dönüşmüştü.

Kendisini köşeye sıkışmış hissediyordu. Tüm bu tavizlere sebebiyet veren sürecin başlangıcının eşine olması gerekenden fazla düşkünlüğü olduğunu fark edemiyordu. Gerçek problemin farkına varamamış bundan dolayı işyerinde veya hayatının başka tarafında bu gerçek problemin dallarıyla uğraşmak zorunda kalıyordu. Dallarla uğraştıkça dallar ona kesikler atıyor, canını yakıyordu.

Peki insan hayatının dengesini nasıl bozar?

İnsan hayatında bir noktada dengeyi bozduğunda, diğer tüm yerlerdeki dengeyi bozmaya başlıyor. Hayat dengede yaşamamızı isterken, kontrol edemediğimiz tüketim isteklerimiz bizi ele geçirmeye başladığında işler daha da kontrol edilemez bir hal almaya başlıyor. 

Ticaret, 

Aile ilişkileri,

İş ilişkileri, 

Arkadaşlıklar…

İnsan mutlu etmek ve mutlu olmak için çabaladığı ailesiyle dahi olan ilişkisinde aşırılaşmaya başladığında, yıllarını verdiği ticaretinde doğru tepkileri veremez hale gelmeye başlıyor. Hayatın her alanında aşırılaştığında başına benzer süreçler gelmesi gibi. Elinden şekeri alınacak diye tedirgin olan küçük bir çocuk misali, ticareti elinden alınırsa ben ne yaparım demeye başlıyor. 

Aklının ucuna bile gelmiyor dengede bir hayat yaşamaya çalışmak, 

Hayırlarını ve evetlerini doğru yerde kullanmak. 

Dost ve düşmanı karıştırabiliyor, yapacağı her hamlede ya düzenim bozulursa diye tedirgin oluyor. Yanlış üstüne yanlış koyarak inşa edilmiş bir bina misali. Bozulmuş bir düzenin bozulmasından korkuyor. Oysa bina baştan yanlış…

İnsanın korkularını, kaygılarını doğru yere oturtabilmesi için ise hayatında olması gereken şey;

DENGE, MİZAN…

Yorumlar

  1. Çok güzel anlatmış, dengeli olmaya çok ihtiyacımız var, emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. “Bozulmuş düzenin bozulmasından korkuyor insan” güzel bir tespit, tebrikler.

    YanıtlaSil
  3. Denge yoksa, huzur yok, mutluluk yok, düzen yok, başarı yok. Çok anlamlı bir özet olmuş…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle denge ne kadar çok şeyi sağlıyor hayatta.

      Sil
  4. Çoğu insanın gerçek problemini göremediği nokta burası, kıyasları bozulan insanın bir süre sonra da tüm hayatı bozulmaya başlıyor süper bir yazı 👍🏻

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katiliyorum, umarim hepimiz kiyaslarimizi gercege gore yapabiliriz

      Sil
  5. Hayatin icinden bir kesit gibi tesekkurler farkindalik olusturdugu icin

    YanıtlaSil
  6. Yazının finalinde, hayatın merkezinde; Denge, Mizan...olması gereken şey.

    YanıtlaSil
  7. Yazanların ellerine sağlık demek istiyorum. Faydalı ve sade bir anlatım olmuş.

    YanıtlaSil
  8. Bu güzel yazı için teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Aslında ilişkileri biz kendimiz bozuyoruz ve sonrasında da sızlanıyoruz. Çok yerinde tespitler. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. Denge... Asıl mesele. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. Denge, mizan, ölçü... Hep pazardaki tartıyla sınırlandırdık. Yazı için teşekkürler

    YanıtlaSil
  12. Halbuki daha da ötesi varmış dengenin meğerse. Çok daha önemliymiş değil mi? Yukarıdaki yorumcu arkadaşım. Yazı ve yorum için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  13. Denge , dengeye gelebilmek en önemli şey bu hayatta
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  14. Dengede bir hayat yaşamaya çalışmaya çalışmak nasip olsun...

    YanıtlaSil
  15. Güner Tozkoparan23 Nisan 2024 22:03

    Dengeleri bozduğumuz her yerde sorun yaşamaya başlarız. Çok güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  16. Geri alamadığı jestler verdiği tavizlere dönüşmüştü... bu sözle insan beklentisini dis dünyadan azaltir ve ic dünyasina yerlestirir.. her insan hep kendi cikarina bakar…

    YanıtlaSil
  17. Herseyin bir olcusu varken, olcunun cekici gelmemesi, asiriligin cekici gelmesi ne aci…

    YanıtlaSil
  18. Bozdun mu hayatının dengesini hadi buyur bakalım 🤔

    YanıtlaSil
  19. Muhammed Yalçın26 Nisan 2024 21:10

    Jest ve taviz doğru yerde kullanılmadığında sahibini yaralayan bıçak gibi.

    YanıtlaSil
  20. denge üzerine çok güzel bir yazı insanın bu hayatta dengeyi yakalabilmesi ilerleyebilmesinden çok daha kıymetli.

    YanıtlaSil
  21. Bir yerde dengeyi bozduğunda tüm düzeni bozarsın, eline sağlık

    YanıtlaSil
  22. Bir yerde dengeyi bozduğunda tüm düzeni bozarsın, eline sağlık

    YanıtlaSil
  23. Kıyasımız dünümüz değilde dış dünya, olunca malesef tatmin olamıyoruz elimizdekilerle. Ve bu tatminsizlik bize çok pahalıya mal oluyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder