Ana içeriğe atla

UZMANLAŞ-MA

 

 

Bu iş de yine olmamıştı. “Benim adım Kerem’ se daha da işe falan gitmem!” diyerek eve girdi.  

Dedesi merakla “Ne oldu oğlum?” diye sordu.

“İşi bıraktım! Bir insan nasıl yapabilir ki bu işi, dede? Bence kimse yapamaz!” 

“Oğlum, işi öğreten ustan var zaten. Ayrıca ustan, gördüğüm en anlayışlı usta. İş desen saat 9’da başlıyor. Bir sürü molan var. İşyerine 10 dakika mesafede oturuyorsun. İşi iyi yaparsan haftalık primin de var. Böyle imkan nerede?” 

“Sabahın 8’inde insan mı uyanırmış dede? Hem paraya ihtiyacım mı var? Ne istesem babam hemen alıyor zaten. Gitmiyorum işe mişe artık.” dedi. 

Dede Rüstem, biranda geçmişte buldu kendisini. Kerem’in yaşlarında askerdeydi. Ve komutan “Sen artık boyacısın, duvarları boyayacaksın.” demişti. 1 yıl boyunca boyacılık yapacaktı ve mecburen hiç bilmediği işi öğrenmek zorundaydı. Boya malzemelerini almak için nalbura gönderilmişti. Nalburdan ne alacağını bile bilmiyordu, o zamanlar boya karıştırma makinesi de yoktu. Nalburdan işin inceliklerini öğrenmek için çok uğraştı. O tüyolarla boya karmayı hızlıca kapmıştı. Sıra duvarı boyamaya gelmişti ve mecburdu. Birçok denemeden sonra duvarları boyayabilmeyi de başardı ve büyük bir sevinç yaşadı. Sonra bölükteki herkese ‘’Boya yapmayı bilen birisi var mı?’’ diye sordu. Tekne boyayan asker olduğunu öğrenince hemen onu yanına aldırttı. İki kafadar kısa süre içinde tüm askeriyenin duvarlarını boyamaya başlamıştı. Öyle ki artık başka kışlalara da gönderiyorlardı, çünkü işçilikleri çok beğeniliyordu. 

 

Aylar böylece geçti ve ne YouTube, ne internet, ne bilgisayar olmadan boyacılığı zorla öğrenmişti, zaten başka seçeneği de yoktu. Dede Rüstem, askerlik bittikten sonra da bu mesleğe devam etmek istedi ve emekli olana kadar boyacılık yaptı. Öyle bir seviyeye gelmişti ki, patlıcanın rengine bakıp tam o renkte bir boya ortaya koyabiliyordu. Uzman bir boya ustasıydı artık.

Dede Rüstem’i bu kadar uzman hale getiren neydi? Kerem gibi “zorunda değilim” diyebilseydi, bu hale gelebilir miydi? “Başka bir işi seçmek istiyorum komutanım” diyebilme lüksü olsaydı boyacılığı öğrenmeye mecbur kalır mıydı?

İnsan, elinde imkanlar olduğunda pek harekete geçmek istemez. Ancak seçeneksiz kaldığında, yani o işi yapmak zorunda kaldığında harekete geçer. Eğer çocuğa bakla yedirmek istiyorsan masada makarna varken onu yer mi? 

Rüstem başlarda zorlansa da, ileride o işi yapmaktan çok keyif alır hale geldi. Ve devam ettikçe giderek uzmanlaştı. En sonunda o işin uzmanı, yani eski tabirle işin ustası oldu. 

Ama başka seçenekleri olsaydı… O zaman o seçeneklerden kolay olanı seçerdi. 

Peki insan, önünde seçenekleri varken, imkanları çokken, herhangi bir konuda marifet kazanabilir mi? 

Peki ya uzmanlaşabilir mi?.. 



Yorumlar

  1. imkanlarımız imkansızlarımızı, zorunda kaldıklarımız da zoru başarmayı dizayn ediyor…

    YanıtlaSil
  2. Malesef günümüzde anne babalar çocukları ezilsin istemiyorlar... Buda çocuklarımızın olumlu yönde uzmanlaşmasının önündeki en büyük engel oluyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben görmedim yaşamadım oğlum/kızım görsün yaşasın kafası 😊

      Sil
  3. Zorunluluklar insana pek çok marifet kazandırıyor. Yapmak zorunda olmasaydı insanlar çalışmazdı. Başka seçenek kalmadığında insan mecbur kalıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. insan kendi isteği ile kendini zora sokunca anlanmlı bir ilerleme kaydediyor.

      Sil
  4. Aslında insanın gerçek çözüm üretme kapasitesini beceri kazanmasını sağlayan onu zora sokan durumla baş edebilmeyi öğrenmesiymiş. Zorluklar bizim canımızı yakmak için değil bizi marifetlendirmek için geliyormuş. Güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm kapıların anahtarı bedel, kilitlenmesini sağlayan ise kontrolsüz imkan artışı

      Sil
  5. Başarının bedelini bir süre ödeyemeyenler başarısızlığın sonucu nu bir ömür ödemeye mahkumdur

    YanıtlaSil
  6. zannedilenin aksine imkanın marifetle ilişkisi hakkında güzel bir yazı olmuş.. dilinize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. İnsan seçeneksiz ise seçeneği marifeti oluyor... İnsanın en çok istediği şey imkan, oda insanoğluna hiç İyi gelmiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. imkan ile marifet ters etkileşimde.

      Sil
  8. Son günlerin büyük yanılgısı, biz yapamadık çocuklarımız yapsın. Biz alamadık çocuklarımıza alalım. Böyle diye diye marifetlerini aldık çocuklarımızın ellerinden. Her istediğine, istediği zaman ulaşabilir oldu çocuklar şu adı modern olan dünyada. İmkanları çok ama marifetleri az bireyler oldular hayatta. Güzel bir yazı, benide geçmişe götürdü. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. İnsan seçeneksizken daha iyi yöntemler bulabiliyor cünkü o konuda aclik kendisine veriyor ve ona görede marifeti gelisiyor. Aclik ve seveneksizlik insani gercekten diri tutuyor mesele imkan degil mesele imkanin sebeblerini olusturmak.

    YanıtlaSil
  10. İnsanoğlu imkanlar içinde hareket edemiyor, oysaki mesele imkanları artırmak değil, imkan az olsa bile temasını artırmak ve hep çabalamak.

    YanıtlaSil
  11. Her imkan marifetin hırsızıdır, eliniz3 sağlık

    YanıtlaSil
  12. İmkan varsa marifet az olur. Bir çocuğun imkanı arttıkça marifet oluşturması zor olur. Dışarıdan bir destek insanın marifetini düşürür.

    YanıtlaSil
  13. Başka seçeneği yokken zorluyor insan kendini. Yoksa alternatif arayıp duruyor.

    YanıtlaSil
  14. Bu yazınız tam da üniversite sınavını çoban olan babasıyla beraber dağda hayvanları güderek kazanan çocuk ile dershaneyse dershane, özel dersse özel ders önüne tüm imkanların serildiği ama hicbir yeri kazanamayan çocuğun öyküsü kadar samimiydi yazınız...

    YanıtlaSil
  15. Seçeneksiz kalmak gerekiyor bazen galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. Seçenek olduğu an insan vın turizm :)) o seçeneğe gidiyor

      Sil
  16. Seçeneklerin bolluğu, çoğu zaman kolay olanı tercih etmeye yönlendirir. Bu nedenle, insanın marifet kazanması ve uzmanlaşması genellikle zorunluluk anlarında gerçekleşir. Seçenek bolluğunda ise derinlemesine uzmanlaşmak zordur.

    YanıtlaSil
  17. Seçenekler içinde kolay varken zoru istemek egoya hiç uygun değil sanırım. Netlikle seçenek arasında da ilişki var gibi. İnsan çoğu zaman kendini seçeneksiz bırakabilmeli.

    YanıtlaSil
  18. hikaye tadında bir yazı olmuş okurken çok keyif aldım teşekkürler

    YanıtlaSil
  19. Ahmet YURTALAN19 Haziran 2024 23:32

    Tıpkı ayette dediği gibi Sizin hayır bildiğinizde şer vardır, şer bildiğinizde hayır vardır. Bazen yapma imkanın varken yapmaman gerekir, nazende yapma imkanın yokken yapman gerekir

    YanıtlaSil
  20. Dede Rüsteme yaşadığı zorluklar , imkanların kısıtlı olması bir marifet kazandırmış yani andaki acıya sabretmiş toplamında ise o işin ustası olmuş... Keremde bilse keşke onu zorlayan herşeyin onun lehine olduğunu.... Aklıma direk şu ayet geldi ; Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır...

    YanıtlaSil
  21. Seçimlerimize hep bir ek seçenek katmak derdindeyiz ama asıl marifeti İmkansızlığın getirdiğini kaçırıyoruz :(

    YanıtlaSil
  22. Dinçer Baştuğ22 Haziran 2024 19:17

    Çağımızın en büyük sorunlarından bir tanesini kaleme almışsınız. Emeğinize sağlık. İnsanın imkanı çok olduğunda marifeti yok oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bide şimdi çıraklık kalfalık ustalık da kalmadı. Çocuğu eskiden gönderirdin ustanın yanına çırak. Çocuk küçük yaşta mesleğini alırdı eline. Şimdi tablet başında perişan nesil

      Sil
  23. İnsanın hayırlı bir sürece girerken kendini seçeneksiz hale getirmesi kadar hayırlı bir ön atak yok.

    YanıtlaSil
  24. Çok doğru mevbur kaldığında öğrenmek zorunda kalıyorsun

    YanıtlaSil
  25. Dolayli bir yorumlama olacak ama bollukta yani secenegi bol olanin sinavi daha zor demek ki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle, seçenekler arttıkça insanın kıyası değişebiliyor, kararsızlığı artabiliyor, netlikten uzaklaşabiliyor.

      Sil

Yorum Gönder