KIŞ ÇAYI
Leyla Hanım önce cam kenarındaki papatyalara sonra yirmi yıllık eşine uzun uzun baktıktan sonra;
“Biraz dışarı çıkalım mı? Ev için alınması gerekenler var.”
diyerek seslendi. Ahmet Bey hiç duymamış gibi davranarak çayından bir yudum daha aldı. Sonra gözü duvardaki saate ilişti. Farkına varmadan dört saattir camdan dışarıyı seyrediyordu. Hiç bu kadar kendini çaresiz hissetmemişti.
Altı ay oldu nerdeyse, işler yolunda gitmiyor, borçlar çığ gibi büyüyordu. Alacaklıların baskısı, eleman maaşları, bir de üzerine ödeyemediği kredi kartı borçları birikince iyice köşeye sıkıştığını hissetmişti. Bu duruma nasıl bir çözüm bulabilir hiçbir fikri yoktu. İnsan en çok da böyle zamanlarda kendisini omuzlayacak bir dost arıyor yanında. Ahmet Bey gökyüzüne çaresizce bakarak “Neden sıkıntılar beni buluyor?” diye inceden bi sitem etti. Neden?
Şimdi hanımla alışverişe gitsek yolda yine çocukların okul taksitleri, yapılması gereken birçok harcamayı hatırlatacak. Ama benim cepte sadece alışveriş parası var.
Böyle zamanlarda başkalarının harcamaları, aldıkları, yaptıkları insanın gözüne daha çok geliyor. İnceden içini titretiyor. Kendi iç dünyasında sessizce, dertli dertli düşünürken;
“Ahmet, hadi yeter oturduğun camın kenarında. Gel, biraz temiz hava alırsın.”
diye gülümseyerek bağırıyordu Ahmet Bey’in alt komşusu Ercan.
Hiç yerinde durmayan bir tip, her an hareket halinde. Ahmet Bey, Ercan’ı görünce “Bu adam hep dört ayağının üzerine düşer, dokuz canlı kedi gibi.” diye geçirirdi içinden. Bir adam bu kadar şanslı olabilir mi?
Hanımı Leyla yanına geldi.
“Ne oluyor Ahmet? Ercan ne diyor?”
diye soruverdi. Leyla, şu Ercan’a baksana! İnsan gerçekten de şanslı olacak. Ercan’ın evde durduğu yok, çocukları kendiliğinden büyüdü. Bir de aslan gibi çocuklar oldu. Eğitimlerinde bile çok güzel öğretmenlere denk geldiler. Bir insanın her şeyi rast gider mi? Ev sahibi, kirasına zam bile yapmıyor. Aldığı şeyler kıymetli, değerli oluyor. Bir de bizim halimize bak! Elimizi hangi dala atsak kuruyor.
Ercan yine seslendi;
“Hadi, gel gel. Biraz hareket edelim.”
Ahmet bey zaten evde sıkılmıştı. “Gideyim bari şununla, biraz takılayım açılırım.” diye düşündü. Arabanın kapısını kapattı, Ercan’a döndü;
“Yolculuk nereye şimdi?
“Abi önce bu çuvalları yetimhaneye bırakacağız. Sonrasında bizim şu Ayten Teyze var ya, onu fizik tedaviye bırakacağız. Sonra arabayı bizim Kenan’a vereceğim. Biliyorsun onun hanımı rahatsız, sürekli hastaneye gidip geliyor. Arabasını da sattı, onların arabaya ihtiyacı oluyor. Kalsın birkaç gün onda benim araba.”
Ahmet Bey şaşkınlık ve hayretle;
“Ercan, iyi de sen de arabayla bir yerlere gidip geliyorsun, sana da lazım değil mi? Hem yazık değil mi abi, araba verilir mi? Bugün bir yerini vursa dünyanın parası.”
Ercan gülümseyerek;
“Ah be Ahmet abiciğim! Biz ihtiyaç görelim, bizim de ihtiyacımızı birileri görecektir. Hem atalarımız ne güzel söylemiş. Başkasının derdiyle dertlenenin, derdi olmazmış.”
Gerçekten de böyle değil mi? İçinde olduğumuz sıkıntılarımızla uğraşırken, başkalarının büyük dertlerini görmüyoruz. Ama belki de onların dertlerinin devası bizde. O zaman anlıyor insan, birileri neden küçük problemleri dağ gibi, birileri ise dağlar gibi problemleri düz ovalar gibi görüyor. Ahmet Bey, Ercan’ın bu sakin ve samimi tavrını görünce, “kendi derdiyle dertlenenin, dünya kadar derdi olurmuş dedikleri tam da benim halimmiş” diyerek iç çekti. Sonra Ercan’ın sesiyle kendine geldi.
“Abi yorulduk. Gel bi çay içelim, kış çayı… İyi gelir...”

Birazda insanların neler ile uğraştığını anlamaya çalışmak, onların dertlerine ilaç olmanın mücadelecisini verebilmek ne güzel bir davranış.
YanıtlaSilBaşkasının derdi ile dertlenmek. Bu zamanda birçok insanın unuttuğu sadece yoğun duygusal baskı anlarında(felaketler, depremler gibi) akıllarına kısa sürede geliyor. Sen ne kadar başkasına merhem olursan hayatta her şey de sana merhem olmaya başlıyor.
YanıtlaSilNe kadar güzel yazmışsınız, başkasının derdiyle dertlenmek... O kadar kendimize düştük ki şu günlerde başkalarını unutur hale geldik.
YanıtlaSilİnsan kendi iç dünyasına yönelmekten dış dünyayı göremiyor ve başkalarının derdini de göremiyor ve kimseye faydası olmuyor bundan dolayı da ilişkileri de zayıf oluyor
YanıtlaSilSarp yokuş herkese zor gelmiyor belli ki.. Bakış açısı değiştiğinde hayatın diğer yüzlerini de farketmek mümkün oluyor
YanıtlaSilBaşkalarının dertlerini dert edinebilmek... İnsan kendi dertlerini o kadar buyuk goruyorki bunun dışında olup bitene kafasını kaldırıp bakmak ona çok zor geliyor.
YanıtlaSilBu yazınızdan sonra başkasının derdiyle dertlenen bir topluluk düşündüm de kafamda :)
YanıtlaSilNe de konforlu olurdu öyle bir toplulukta,ülkede yaşayabilmek...
İhtiyaç görmek gerçekten çok önemli bir şey sonra insan bi bakıyor kendi problemleri azalmış kendi kendine hallolmuş işler
YanıtlaSilBaşkası benim ne umrunda diyerek zaten geldi başımıza ne gelenler
YanıtlaSilBu ülkenin gidişi nereye bilmiyorum değerlerimizi kaybettik kaybetmeye devam ediyoruz komşumuz umrumuzds değil
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş okuyana ilaç olan ve ihtiyaç gören bir yazı ellerinize sağlık
YanıtlaSilAslında insanın en büyük derdi rahatlık tuzağı yada diğer ifade ile rahatken rahatını iyi bir amaç için bozmak. Başkasının ihtiyacını gidermek bu amaçlar içinde en iyilerden biri.
YanıtlaSilGünümüzdeki insanların durumunu anlatan güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık...
YanıtlaSilHerkes kendi derdini dert sanıyor. Ne dertler var şu dünyada. Biraz da başkasının derdiyle dertlenince anlıyor insan.
YanıtlaSilİnsanın kendi kendine yaşamaya çalışması hakkaten çok zor. Hep isteriz ki kimseye yük olmayayım kimse de bana yük olmasın. Ama bazen insanların bizde şifa bulması, bizim başkasında şifa bulmamız lazım. "Yok yok ben iyiyim" diyerek doktora gitmemek gibi bir şey... Gitsene olm diyesi geliyor insanın...
YanıtlaSilDemek ki Ahmet beyin Ercan için şanslı demesi doğru değilmiş. Yazıda bahsedildiği üzere Ercan ihityaç gördükçe başka yerlerdeki ihtiyaçları hep görülmüş... uzaktan bakınca şans zannediyorsun. Nedense insan hep biraz zor bir süreçten geçsin hemen başkalarının sonuçlarıyla kendini kıyaslıyor ve bu kıyaslamada hiç adaletli davranmıyor...
YanıtlaSilDemek ki Ahmet beyin Ercan için şanslı demesi doğru değilmiş. Yazıda bahsedildiği üzere Ercan ihityaç gördükçe başka yerlerdeki ihtiyaçları hep görülmüş... uzaktan bakınca şans zannediyorsun. Nedense insan hep biraz zor bir süreçten geçsin hemen başkalarının sonuçlarıyla kendini kıyaslıyor ve bu kıyaslamada hiç adaletli davranmıyor...
YanıtlaSilihtaç görenin ihtiyacı görülür.. er ya da geç.
YanıtlaSilişlerimizin rast gitmesi demek ki çevremizin ihtiyaçlarını görebilmemizle alakalıymış. elinize sağlık
İnsanın şifası başkalarının ihtiyaçlarını gidermek ve iyi davranışlar sergilemekte saklıdır.
YanıtlaSilBana dokunmasınlarda kim ne yapıyorsa yapsın, düşüncesinin ne kadar da yanlış olduğunun ispatı niteliğinde bir yazı olmuş. Teşekkürler
YanıtlaSilİnsan problemini kendi seçiyormuş aslında. Bizi değerli kılan ise uğraştığımız problemlerin kalitelisidir.
YanıtlaSilBizim dertlerimiz bi bitsin başkasının ki işe ozaman ilgileneceğim der insan oysa karşındaki insanın derdi ile ilgilenenin derdi çözülüyor muş😂
YanıtlaSilinsan kendi dertleriyle ilgilenirken bir sarmala mi giriyor?
YanıtlaSilHalka hizmet Hakka hizmettir.
YanıtlaSilBaşkasının derdiyle dertlenmek hayatın şifresi olsa gerek
YanıtlaSilİnsanın ihtiyacı ihtiyacı olanın ihtiyacını gidermek
YanıtlaSilyazının ismi ve son cümlede bunun bağlanması güzel olmuş :))
YanıtlaSilİhtiyaç gördükçe bereketlenen bir hayat...
YanıtlaSilNasiplerimiz bir yere kadar götürür. Bu hayatta kısmetlerimize yani hedef dışı bedellere de konsantre olmak gerekir.
YanıtlaSilDemekki en dertli kendimiz olduğumuzu zannedip ona göre hareket etmesek, önce karşımızdakini düşünsek hayat daha güzel olacak...
YanıtlaSilHareketten bereket doğması ve nasip kısmet terazisi oldukça iyi anlatılmış, kaleminize sağlık hocam.
YanıtlaSilSanki böyle insanlar masallarda kaldı değil mi?
YanıtlaSilPeki ben neden böyle bir insan olmak için çabalamıyorum?
Bu hayatta illaki bir problem yaşayacaksam başkalarının problemlerine odaklandığımda aslında kendi problemi mi kendim mi seçmiş oluyorum?
YanıtlaSilHarekette bereket vardır...
YanıtlaSilBirde sorumluluğunda olmayanlar için hareket iyi geliri çok iyi anlatmış
İnsanın böyle dert gören arkadaşları olması ne güzel. Böylelikle sizler de bu arkadaşları örnek alıp, dert görenlerden olursunuz.
YanıtlaSilSen kime merhamet ediyorsun sana kim merhamet ediyor. Ne güzel ticaret:)
YanıtlaSilÖyle bir olay ki, hep kendi ic dünyamizda yasamak isteriz ama insan oldugumuz icin bazi konularda tikaniyoruz. Yani ihtiyacımız var ama kim bunu karsilicak ki? Yada bende birsey var ama baska insanda yok nasil bulcam onu? Ne yapmaliyim?
YanıtlaSil