HER ŞEYİN FAZLASI ZARAR
“Ahmet, yine sen yetiştin tabii.”
Ayşe’nin sesi takdir doluydu ama içinde hafif bir sitem de barındırıyordu. Çay bardağını eline alıp masanın köşesine oturdu. Ahmet ise mutfakta ayaküstü bir şeyler toparlıyordu.
“Ne yapayım Ayşe? Çocuklarla ilgileniyorum, işlerini kolaylaştırıyorum, market, tamirat, ev işleri… Daha ne yapmamı bekliyorsun ki?”
Sesinde hem yorgunluk hem de hafif bir kırgınlık vardı.
Ayşe bardağını masaya bıraktı, derin bir nefes aldı.
“Ahmet, gerçekten çok şey yapıyorsun ve bunun farkındayım. Ama her şeyi sen üstlenince, ben kendimi eksik hissediyorum. Çocuklar bile hiçbir şey yapmak zorunda kalmıyor. Oysa herkesin elini taşın altına koyması gerek, değil mi?”
Ahmet, elindeki tabakları yavaşça yerine koydu. Bir an duraksadı, göz ucuyla Ayşe’ye baktı. Onun sözlerinde doğruluk payı olduğunu biliyordu. Küçüklüğünden beri insanlara yardımcı olmak, işleri kolaylaştırmak onun doğasında vardı. Ama belki de bu kadar çaba, beklediği gibi bir sonuç vermiyordu. Ayşe’nin sözleri kulaklarında yankılandı:
“Eksiğiz.”
Oysa Ahmet, tüm bu çabayı ailesini tamamlamak için veriyordu.
İyi niyet her zaman yetmez…
Ertesi gün iş yerinde de benzer bir durum yaşandı. Ahmet, bir müşteriden gelen acil bir talep nedeniyle tüm planlarını iptal etmek zorunda kalmıştı. Yardımcısı Kerem, telefonunu karıştırırken başını kaldırmadan,
“Abi, sen halledersin zaten,” dedi.
Ahmet hafifçe gülümsedi ama içinde tuhaf bir rahatsızlık hissediyordu.
“Peki, sen ne yapacaksın?” diye sordu.
Kerem omuzlarını silkti. “Ben burada dururum abi. Şimdi gidersem yanlış bir şey yaparım. Senin kadar iyi bilmiyorum sonuçta.”
Sesi biraz mahcup çıkmıştı.
Ahmet o an neden tüm yükün hep kendisine kaldığını anladı. Aslında kimseye hata yapma fırsatı vermemişti. Kerem’in birçok işi öğrenmesi için fırsatlar olmuştu ama Ahmet, “En iyisini ben yaparım.” diyerek her şeyi kendi üstlenmişti. Şimdi Kerem hata yapmaktan korkuyordu.
Bazen biraz geri durmak gerekir…
O akşam eve dönerken Ahmet’in kafasında tek bir soru vardı:
İnsan, sevdikleri için her şeyi yaptığında neden bazen iyi sonuçlar alamaz?
Kapıyı açıp içeri girdiğinde, çocukların oyuncaklarının hâlâ ortalıkta olduğunu gördü. Sabah hepsini toplamıştı oysa… Bir an durdu. Sonra toplamamaya karar verdi.
“Kalsın.” dedi kendi kendine. “Kendi oyuncaklarını kaldırmayı öğrensinler.”
Ayşe, salonda oturmuş kitap okuyordu. Başını kaldırıp oyuncakları görünce şaşkınlıkla sordu:
“Toplamıyor musun?”
Ahmet hafifçe gülümsedi.
“Hayır. Herkes biraz kendinden sorumlu olsun. Ben fazla yaptıkça işler daha mı kolaylaşıyor sanki?”
O gece Ahmet, fazlanın her zaman iyi olmadığını bir kez daha anladı. Sevgi ve fedakârlık kıymetliydi ama dozunda kaldığında… Fazla iyilik bazen ilişkilerde boşluk yaratıyordu. İnsanlar eksik kalıyor, büyümeye ve gelişmeye fırsat bulamıyordu.
Ahmet o gece kendine bir söz verdi.
Biraz geri duracak, herkesin sorumluluk almasına fırsat tanıyacaktı.Çünkü fazla fedakârlık, bir noktadan sonra tembellik, kötü alışkanlık veya yetersizlik hissi yaratıyordu.
İlişkilerde önemli olan sadece vermek değil, karşılıklı katkıda bulunmaktı.
Ne eksik ne fazla…
Her şey kararında güzel.
Bedel ödeyen marifetlenir fakat başkalarının ödemesi gereken bedeli öderseniz bu seferde karşıdakinin marifetlenmesini engellersiniz kendi nankörünüzü yaratırsınız
YanıtlaSilFark ettim de insan düşünce doğruyu buluyor... yeter ki üzerine kafa yorsun... Ahmet abide öyle yaptı :)
YanıtlaSilYazıda bir soru var; İnsan sevdikleri için herşeyi yaptığında neden bazen iyi sonuçlar alamaz?
YanıtlaSilBence her şeyi yaptığın için.
Sizce neden ? Yorumlarda yazar mısınız?
Miktarda fazlalıkla aşırı olan başka bir eyleminde miktarda eksiklikte aşırı. Aşırı öyle yada böyle ..bir şekilde bir nevi şiddet...ve gariptir ki her şiddet ısrarında yanlış karar alma sürecinin de sebeplerinden biri olabiliyor
YanıtlaSil