İSTEMEK YETERLİ Mİ?

  



Saat gece üçe doğru gelirken Melih hâlâ telefonuna bakıyordu. Aslında uyuyabilirdi; ama o an ekrana dalıp gitmek daha kolay gelmişti. İçinde bir sıkıntı vardı. Yapılması gereken işler, atılması gereken adımlar, düşünce isteyen planlar zihninde yığılıp kalmıştı. İşleri yoğundu, erteledikçe içi daha da daralıyordu. Ama harekete geçmek yerine bekliyordu.Geçmişte de hep böyle olmuştu. Ne yapılması gerektiğini bilir, sorumluluklarını görür, fakat ilk adımı atamazdı. Belki cesareti eksikti, belki de çaba göstermek istemiyordu.



Birden kendi kendine sordu:
“Ben neden böyleyim, neden başlayamıyorum, neden ilerleyemiyorum?”

O sırada  babasının sürekli söylediği bir nasihatı  zihninde yankılandı:
“Söylediğini yap, yapamayacağını söyleme; samimi ol.”

Bu sözleri yıllarca kulak ucuyla dinlemişti, hiç içine sindirmemişti. Ama o gece, kelimeler sanki canlandı. “Samimiyet” neydi peki gerçekten?

Babası gözünün önünde belirdi: Elinde tornavida, homurdanarak tamir yaptığı anlar… Babası hangi işe girerse girsin, mutlaka sonunu getirir idi. Sabırlıydı, becerikli idi; başladığı işi bitirmek onun karakteriydi. Ama işten de hoşlanmazdı, söylene söylene yapardı. Melih düşündü: “Acaba samimiyet bu muydu?”



Çünkü babası güler yüzlü, yumuşak biri değildi. Aksine ciddi, çabuk sinirlenen, sessizliği seven bir adamdı. Demek ki samimiyet yüzlerde değil, davranışlarda gizliydi. Belki de samimiyet, insanın içindeki niyetle dışarıdaki hareketin örtüşmesiydi. Babası, yapmayı taahhüt ettiği bir işi mutlaka tamamlardı. Sözüyle eylemi birbirini tutardı.

Melih ise öyle değildi. Kendine sözler veriyor, sonra tutmuyordu. İstiyordu ama eyleme geçemiyordu. O an aklından şu soru geçti:
Her istek aslında bir söz müdür?”

Eğer öyleyse, kendi kendine verdiği sözleri tutmayarak, kendine karşı samimiyetsiz bir tutum içindeydi. İstekleriyle, davranışları çelişince, samimiyet de kayboluyordu.

Bu fark, uykusuz gecede büyüdü. Artık pişmanlık, daha derin bir farkındalığa dönüşmüştü. Samimiyet, yalnızca istemek değildi; istemekle birlikte ona uygun davranmaktı.

 


Melih elindeki telefonu kenara bırakarak, derin bir nefes aldı. Not defterini bulup tek bir cümle yazdı:
“İstemek yeterli değil,istediğim şeyle ilgili harekete geçmem lazım. Bir konudaki isteğimle ilgili samimiyetim, o konuyla ilgili dilimden dökülen cümlelerle bedenimin sergilediği davranışların uyumuyla bağlantılıdır… Ve samimiyet başarıyı kaçınılmaz kılan şeydir.”

Sonrasında ise ilk adımı atmaya karar verdi. Çünkü samimiyet, işte tam da buydu...



Yorumlar

Popüler Yayınlar