HEDEFİNE NEDEN VARAMAZ İNSAN?
Mehmet soyunma odasında yerine
oturmuş kramponlarının bağcıklarını bağlıyordu. Yıllardır bu takımın
kaptanıydı. Bir an kafasını kaldırdı ve takım arkadaşlarını izlemeye başladı.
Ortam keyifliydi. Birbirleriyle sohbet ediyorlar bir yandan ufak tefek
şakalaşmalar oluyordu. Aralarındaki iletişim
çok kuvvetliydi. Sadece hafif bir gerginlik vardı. Acaba olması gerekenden
fazla mı sakin, olması gerekenden fazla mı keyifliyiz diye düşündü…
Son beş yılda üçüncü finalleriydi
bu. Finale çıkamadıkları iki yılda da finallere çok yaklaşmışlardı. Fakat
sadece bir şampiyonlukları vardı. Beş sene önce ilk finale çıktıkları gün geldi
gözünün önüne. Ne kadar gergindi o gün. Ne kadar hırslı ve ne kadar sonuca odaklıydı. Final maçı haftası
çevresindeki herkesin burnundan getirmişti. Birçok kişinin kalbini kırmıştı;
takım arkadaşları, ailesi, yakın çevresi… Finalde kaybetmişlerdi. Sanki bütün
bir senesi boşa gitmişti. Büyük hayal kırıklığı yaşamıştı. Ertesi hafta aklı
başına gelince herkesten özür diledi. Kimisi kabul etti özrünü, kimisi etmedi. Özrünü
kabul etmesine rağmen kalbinin kırıklığı devam edenlerde vardı.
Şampiyon olsalardı kazanmış mı
olacaklardı?
Kupa konusunda cevap evetti ama
aslında gerçeğin farkına varmıştı.
Mesele sadece sonuca ulaşmak değildi. Gerçek
mesele sonuca giderken keyif almaktı. Şampiyonluğa hazırlık süreci, şampiyon
olduktan sonraki kutlama sürecinden çok daha uzundu. Belki o gün kupayı kazansalar
bunun farkına varamayacaktı.
İyi gibi gözüken şeyler aslında kötü
olabilir miydi?
Bu sürecin sebebinden keyif olması gerektiğine beş yıl önce karar vermişti. Sebebinden keyif alacak bir takım
oluşturmalıydı. O dönemden sonra daha fazla sorumluluk almaya başladı. Çünkü
takım içinden kaptan olarak seçilerek gelmişti oraya. Takımı hedefine götürebilecek kişi olarak
güveniliyordu. Başlarda kolay olmadı tabi. Zihinsel olarak hazırlamıştı kendini
ama bedeni henüz uyum gösterememişti. Sonra bedenide uyum gösterdi tabii. Takım
henüz odaklanamamasına rağmen o vitesi arttırmıştı. Bir sürü farklı kişilikte
insan. Kimisi hazla, kimisi acıyla motive olan, kimisi çabuk adapte olan kimisi
geç alışan… Bir süre sonra takım da uyum göstermeye başlamıştı. Tıpkı bir
hamurun içindeki unun, suyun ve mayanın iyice kaynaşması gibi. Güzel bir
hamurun işaretleri geliyordu.
Gün geçtikçe daha iyi bir lider
oluyor, takım da güç geçtikçe daha iyi bir lider hak ediyordu. Takım içi
neşeleri, huzurları, motivasyonları daha yüksekti. Başka takımlarla ve
kişilerle ilgilenmemeye çalışıyorlardı. Yapmaya çalıştıkları şey dünlerine göre
daha iyi olmaktı. Onlar bunu başardığında
sonuç zaten bir şekilde geliyordu. Gelen başarıdan dolayı böbürlenmeleri onları
tuzağa çekebilirdi. Bu tuzağa düşmemeleri gerekiyordu.
Mehmet gözünü kırptı ve soyunma
odasına tekrar baktı. Halinden memnundu, takımın da memnun olduğunu
anlayabiliyordu. Mesele sadece şampiyon olmak değildi çünkü. Mesele o
şampiyonluğu hak edebilmekti. Onu hak ettikten sonra sonuç gelmese de mutlu
olunuyordu. Şampiyonluğu hak edebilecek seviyede olup onun bir tık altına da razı
olabilmek…
Her sene finale çıkan veya finale
çok yaklaşan bir takım. Bu bir tesadüf olamazdı. Çünkü hayatta şans ve tesadüf yoktu.
Oluşturulan sebepler ve bunların
sonuçları vardı. Takımı finale taşıyabilen bir lider olmak ve takımı finale
taşıyabilecek bir lider hak etmek. Ayağa kalktı ve bütün takımı çağırdı, şimdi
artık maça çıkma zamanıydı. Sonrasında da maç bitince yeniden sebeplere odaklanma zamanı…
O zaman hedefe yaklaştıran adımları şöyle sıralayabiliriz.
Gerçeğin farkına varabilmek,
Sebepleri oluşturabilmek,
Sonuçlara razı olabilmek,
Pes etmemek,
Dününe göre daha iyi olmak için çalışmak.
Çok güzel bir yazı teşekkürler 👍🏻
YanıtlaSilİyi liderliğe ve gerçek başarı için hangi sebeplere odaklanmak gerektiğini bizlere hatirlatan çok güzel bir yazı, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilDününden daya iyi olmaya konsantre olmak. Hakikaten en insanı ilerleten en iyi motivasyon sebebi…
YanıtlaSilKatiliyorum, baskalariyla kiyas yorucu
SilEmeğinize sağlık.. Yolumuzu aydınlatan bilgiler..
YanıtlaSilİnsan gerçekten sonucu isterse sebeplerine bakması gerekiyor.. Bizleri yıkan sonuç beklentisi. Halbuki hiç kontrolümde değil.. Çok güzel bir yazı olmuş.. Emeklerinize sağlık.
YanıtlaSil👍
SilNe güzel bir özetleme, elinize saglk
YanıtlaSil👍👏
SilŞampiyon olsalardı kazanmış mı olacaklardı? Çok düşündürücü bir soru.
YanıtlaSilBu soruyu hayatımızın her noktasında keşke sorabilsek…
Cok guzel
YanıtlaSilHedefine insan neden varamaz , işte bu başlık bile insanı çok kendinden alıyor bu soru ile…
YanıtlaSilHedefe yaklaştıran adımlar nelerdir sorusunun cevabının bu maddelerde toplanması çok güzel özet olmuş.
YanıtlaSilGerçeğin farkına varabilmek,
Sebepleri oluşturabilmek,
Sonuçlara razı olabilmek,
Pes etmemek,
Dününe göre daha iyi olmak için çalışmak.
4 büyükler bu yazıyı incelese, o yılı şampiyon tamamlar... :)
YanıtlaSilHep bir yola giriyorum ama çıkamıyorum diyenlere. Teşekkürler...
YanıtlaSilİnsanoğlu, sabırsız, zorba, aceleci, nankör... Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİşte yukarıdaki yorumdaki kişinin saydığı özellikler değişl mi ki bizi mahveden. Yazı güzel, teşekkürler
YanıtlaSilSebebinden keyif alıyor olmak...
YanıtlaSilOluşturduğunuz sebeplerin sonuçlarını yaşarız. Çok güzel bir yazı.
YanıtlaSilYolda giderken hedefe, elma agaci gördünde bir tane elma al devam et oyalanma :) oyalanirsan kalicisin gidemezsin…
YanıtlaSilEn basta hedef nedir, nasil belirlenir, bu her alanda isimize yarayacak bir gercek…
YanıtlaSilMesele neydi mesele ? Mesele sonuca varabilmek değil sonuca giderken keyif alabilmekti mesele 😊
YanıtlaSilİnsan sebeplerini oluşturur. Sonuç ise zaten hiç ummadığı şekilde kendisine verilecektir.
YanıtlaSilinsan sebepleri oluşturabilir ancak, Hayat ise sonucunu verir insan ise sonucu oluşturabileceğine inanır, ve ne zamanki bu öğrenir ozaman ilereleyebilir.
YanıtlaSilSebebinden keyif alamazsan sonucuna katlanamazsın, eline sağlık
YanıtlaSilİnsan sonucundan keyif almayı bekleyince mutlu olabilmek için kendine çok az zaman ayırmış oluyor :)
YanıtlaSil